Okura not:
Günün 11’i, Türkiye medyasındaki görüş ve yorum çeşitliliğini yansıtmak amacıyla hazırlanmaktadır. Aşağıda özetini bulacağınız yazıya yer vermemiz, içeriğini onayladığımız ve/veya desteklediğimiz anlamına gelmez.
Bu ülkede ‘değerli bir insan’ların başına gelenlerde süreklilik var zaten. Nazım Hikmet ‘değerli bir insan’dı, şimdi de öyle; yıllarca hapis ve sonra sürgüne katlanmak zorundaydı. Sabahattin Ali ‘değerli bir insan’ olduğu için öldür(t)üldü. Behice Boran, Pertev Naili Boratav ve diğerleri ‘değerli bir insan’ olarak iki partinin ortak kararıyla üniversiteden atıldı. Onca hapis, onca işkence ‘değerli bir insan’lar için oldu. Deniz Gezmiş ve arkadaşları ‘değerli bir insan’ olarak asıldı. Uğur Mumcu, Ahmet Taner Kışlalı, Çetin Emeç, Cavit Orhan Tütengil ve diğerleri ‘değerli bir insan’ olarak öldürülmüşlerdi.
‘Değerli bir insan’ları başka türlü takip ettiniz hep. Sizden önce de öyle oluyordu elbette, canlar da alınıyordu; ama siz ‘değerli’ her şeyin, insanların, toprağın, ağaçların, kıyıların, hayvanların, bizzat hayatın canına ot tıkarken, ‘değerli bir insan’ların da canına okudunuz! Şöhreti olsun olmasın… okuyorsunuz da! Şimdi, evet çok kritik bir insani durum ve vicdani-insani duygularınız varsa, tabii ki olsun. Ama mesele Sırrı Süreyya’nın ölümün kıyışana gelmiş olması kadar, son günlerde Bahçeli’nin, Erdoğan’ın ‘elini sıkan değerli bir insan’ olması değil mi? Şimdi mi sizin için ‘değerli bir insan?’
‘Barış için’ uğraşıyor diyeyse, daha önce de öyleydi. Hapsedilirken de. ‘Barış’ diyenler Ankara’da, Suruç’ta katledilirken de. Demirtaş hapsedilirken de. Gezi’den intikam lavlarınız yıllardır akıp dururken de. Adı ‘barış imzacıları’ olan onca akademisyen, intihar dahil, ömürlerinden ve hayatlarından, işlerinden ve hayallerinden edilirken de. Sizin için ‘değerli insan‘ kriteri ne ki! Sizin dışınızda, size karşı, biat etmeyen, el sıkmamış olan, itiraz edenler ‘değersiz bir insan’ ve onların kişiliklerinin, fikirlerinin, umutlarının hiçbir değeri yok. Hayatlarının da.