Bakıyorsun, gazeteci şey yazmış, değnek çakıyor hemen; hapis de olabilir işsizlik de. Bakıyorsun, kadının biri yolda slogan mı atmış ne; değnek yola çıkıyor, içeri alıyor hemen.
Gazetede ah o haber mi çıkmış; milletin malı olan havayolunda o gazetelerin dağıtılmasını yasaklıyorsun. Bir başkasındaki manşeti mi gördü değnek; okus pokus, patronuna yasaklar.
Eski kanka şimdi düşman banka mı; değnek hemen tepesinde.
Savcı elini tıra değmiş; ‘bağımsız değnek’ onu tutukluyor canım.
Öğretmen, mühendis, memur… Bir şey demiş, bir şey yazmış, bir gösteriye katılmış; değnek iki, üç sallıyor; ya sürgün, ya vurgun, ya yangın.
(…) “Siyaset yapsınlar artık” dediklerin siyaseti sana karşı da yapınca, hop, abrakadabra süreci başlıyor, yeniden toptan ‘terörist’ oluyorlar, misal bu ya, masal bu ya.
Eski yol arkadaşların yolculuğun yeni güzergâhından pek hoşnut mu değil, olur a; güle güle sana, yolun açık olsun diye zıplıyor değnek.
(…) Değnek size “en mağdur sizsiniz, en çok çile çeken sizsiniz” diye fısıldıyor durmadan; o vakit ne başka mağdur kalıyor, ne senden başka çile çeken.