Türkiye, yıllar boyunca ezildiği, anadilini konuşamadığı, vatandaştan sayılmayıp kimliksiz bırakıldığı bir ülkede, olabildiğince başka etnik-dinî toplulukları da katarak özgün bir yönetim oluşturmaya çalışan Kürtlerin felaketi için yırtınıyor. Sınırında “İslâm Devleti” olsun, El-Nusra (El-Kaide) olsun, kim olursa olsun, yeter ki Kürtler olmasın diye elinden geleni ardına koymuyor. Ve bunun herkesçe böyle görülüp böyle anlaşılmadığını sanıyor. Veya, anlaşılırsa anlaşılsın, ben böyle uygun görüyorum, diyor ve böyle demekle kendine bizzat yapıştırdığı etiketin farkında değil.
Ankara’ya kötü haber şu ki, Kürtlerin orada bir şekilde bir statüsü olacak; bundan dönüş yok.
Diyelim ki, kayda değer ölçüde özerklik, federasyon, şu bu olmadı; Suriye Kürtleri orada yaşamaya devam etmeyecek mi? Ne yapacak TC devletini yönetenler? Sınır boyunu kimyasal silahla tarayıp tek canlı mı bırakmayacak? Orada yaşamaya devam edecek bir topluluğu kendine ebedî düşman haline getirip onu da kendini de sonsuza kadar tedirginliğe mahkum yaşatmak nasıl bir aklın ürünü?
Üstelik tam aksi mümkünken ve senin çıkarınayken!