Okura not:
Günün 11’i, Türkiye medyasındaki görüş ve yorum çeşitliliğini yansıtmak amacıyla hazırlanmaktadır. Aşağıda özetini bulacağınız yazıya yer vermemiz, içeriğini onayladığımız ve/veya desteklediğimiz anlamına gelmez.
Halaysız düğün, ‘Lorke’siz halay olmaz! Ama sıkıyönetim komutanlığı, yörenin düğün müzisyenlerine bir “Yasaklanan Şarkı, Türkü ve Arajman Listesi” vermiş; ilk sırada Lorke var, sıkıysa çal bakalım! Lorke’yi sırasıyla ‘Domdom Kurşunu’, ‘Kızılcıklar Oldu mu’, ‘Minareden At Beni, İn Aşağı Tut Beni’ gibi, adları bile sakıncalı ‘anarşik’ türküler izliyor. Ama düğün sahibi, çalgıcı Abuzer’e öyle yalvarıyor, o kadar ısrar ediyor ki, müzisyenler Lorke’yi çalıyorlar. Çünkü halaysız düğün, Lorke’siz halay olmaz. Fakat müzisyenler türküyü çok kısık sesle çalıyor, halaydakiler de Lorke’nin sözlerini fısıldayarak söylüyor. Böylece, 12 Eylül Darbesi’nin acımasız yasakçılığı, seyirci kahkahalarıyla paramparça oluyor. Bu, Sırrı Süreyya Önder’in Muharrem Gülmez’le birlikte yazıp yönettiği Beynelmilel (2006) filminin gücünü özetleyen dahice sahnelerden biridir.
Sırrı Süreyya Önder adıyla ilk kez 2005 yılında, bu filmin senaryo metninde karşılaştım. O sırada senaryonun başlığı Beynelmilel değil ‘Beynelminel’di yanlış anımsamıyorsam… ‘Uluslararası’ anlamına gelen ‘beynelmilel’ yerine özellikle yanlış yazılan haliyle ‘beynelminel’ sözcüğü, gevendelerin (Adıyamanlı yerel müzisyenler) dünyayı algılama ve yansıtmalarındaki naiflikle çok iyi örtüşen bir kavrama dönüşüyordu. Filmdeki karakterlerden ikisi -gevende Abuzer ve kızı Gülendam- Komünist Enternasyonal marşı için şöyle diyorlardı: “Beynelminel bir şey…”
Sırrı Süreyya Önder iyi bir insan, iyi bir sosyalisttir. O ‘beynelminel bir şey’dir. Şimdi hepimiz iyi haberlerini bekliyoruz. Hastaneden sağ salim çıksın da, hem şu ‘barış süreci’ sürecini, hem de yeni filmlerini izleyelim birlikte…