• SANAT
  • 9 SORUDA
  • DİKEN ÖZEL
  • GÜNÜN 11'i
  • DİKENLİK
  • AKŞAM POSTASI
  • SPOR
  • VPN HABER

Diken

Yaramazlara biraz batar!

  • VİTRİN
  • AKTÜEL
  • EKONOMİ
  • ANALİZ
  • DÜNYA
  • MEDYA
  • KEYİF
  • YAZARLAR
  • SÜRDÜRÜLEBİLİRLİK

Üç izleme önerisi

29/10/2020 19:57

H. AYHAN TİNİN

Sanat da var / Sinema-Belgesel

insanatinart@gmail.com

Yapacak daha iyi bir şeyiniz yoksa izleyin diye yazdım. Ama bir okuyun. Neden?

TENET gişeyi de dünyayı da kurtardı…


“Gün batarken dostun yoktur.”

TENET filminin açılıştaki konser baskınından bu diyalog…

Neyse ki Chris Nolan’ın 200 milyon dolarlık bir bütçeyi kendisine verecek yapımcı dostları var. Böylece havalimanında uçak patlatmak gibi bir işi dijital efektlerle değil, gerçek çekimlerle çözümleme şansını buluyor.

TENET geçtiğimiz haftalarda belirttiğimiz gibi, James Bond’un aksine cesur davranarak, Covid-19’a rağmen vizyon yaptı. Chris Nolan geçmişin mirasını yediğini düşündüğümüz filmiyle bugünlerde 350 milyon dolar hasılata yaklaştı.

Önce kendi maliyetini, sonra gişeyi hatta pandemi etkisindeki sektörü de bir nefeslik olsun kurtardı.

Peki 150 dakikaya değen bir film mi? Filmin kahramanının adı Protagonist değil de James Bond olsa bir şey değişir miydi? Dünyayı çılgın bir Rus’un, zamanda ileri geri giderek, yine dünyanın geleceği için gibi cılız bir klişe motivasyonla yok etmeye çalışmasını ve tabii kahramanımızın da bunu engellemesini anlatan film, öyküsünü oldukça zayıf kurmuş. Neden sonuç ilişkilerinden tiplere kadar her şey karton.

Sonuçta ortaya onbeş-onsekiz yaş grubunun keyifle izleyeceği bir aksiyon filminden öte bir şey çıkmıyor.

Bu bir Nolan sineması eleştirisi değil. Yalnızca TENET’in tekniği yüksek, prodüksiyonu beş yıldızlı, içi boş yapısından bahsediyoruz.

Ancak arkasında endüstriyel bir yapım gücü olunca sonuçlar değişiyor. O zaman kral çıplak demek de zor olabiliyor. ‘Gişeye baksana!‘ Ben de gişeye baktım zaten, perdeden daha anlamlıydı.

Nolan usta antik bir gönderme de yapmış. İtalya’da bulunduğu söylenilen bir palindromdan yola çıkarak film kişilerinin isimlerini ve ilişkilerini oluşturmaya çalışmış.

Ancak noktayı koyalım, TENET Nolan için eski filmlerinin mirasını yemekten fazlasını yapmıyor.

‘Sosyal İkilem’ , ‘Minimalizm’ ve faydasız gerçeklik

Bir Netflix belgeseli ‘Sosyal İkilem’. Son zamanlarda herkesin dilinde… İlk defa fark edilmiş, şimdiye kadar duyulmamış bir gerçekliği dile getiriyormuş gibi söylemler duyuyorum. ‘Meğer bu sosyal medya neymiş biliyor musunuz?!‘ Günaydın. Hatta eskiler ‘sabah şerifleriniz hayırlı olsun‘ derdi.

Sosyal medya ve bunların arkasındaki yapay zeka yazılımlarının, tek tek bireyleri ve toplumları nasıl bir manipülasyona uğratıp, adeta uyuşturduğunu anlatan bir yapım. ‘Bir şey ücretsiz veriliyorsa ürün aslında sensin‘ gibi zihin açan cümleler var içinde… İşin güzel tarafı konuşanların her biri bu yazılımların mimarları ve birden fark etmiş gibi yapıyorlar. Belki de gerçekten öyleler. Ancak Covid-19 felaketini bile ‘Yaşasın artık daha da dijital olacağız‘ nidalarıyla karşılayan ve sevinç çığlıkları atan kalabalıkları düşününce yapım; tedavi kabul etmeyen bir uyuşturucu bağımlısının ellerini bağlamaya çalışmak gibi… Belgeseldeki en etkili gerçeklerden biri sosyal medyada 30 dakika zaman geçirdiğini zannedenlerin yapılan ölçümlerde yaklaşık üç saatlerini sosyal medyada geçirdiklerinin ortaya çıkmasıydı.

En çok ‘Ben sosyal medya bağımlısı değilim‘ diyenler izlemeli. Mesele çocukları cep telefonundan korumak değil artık.

İkilemin diğer bir tarafı da belgeselin yayın platformundaki yapay zekanın bize durmadan öneriler getirip manipüle etmesi. Tam kara mizah…

Bir diğer belgesel de ‘Minimalizm’. Modern dünyanın koşullandırmalarından, 12 yaşındaki çocuklara cep telefonu satmaktan bıkmış olan eski beyaz yakalı genç yöneticilerin, bizim çocukluğumuzda tornet dediğimiz üç tekerlekli kaykaylar ve sırt çantalarıyla yeni bir hayata ve bakış açısına yelken açmalarının öyküleri anlatılıyor. Ancak yapım boyunca bir bilgisayar ve cep telefonu markasının çok iyi kadrajlarla reklamını yaparak. O markayla dağ başına da deniz kıyısına da gitsen ‘connection’ın sağlamdır mesajıyla… Hani o şarkı var ya ‘Sussam olmuyor, susmasam olmaz’…

Bu haftalık yerimiz bitti. Atiye dizisinin ikinci sezon dehşetini de belki haftaya yazarız.

Kategori:Sanat

SON HABERLER

İBB soruşturmasında bir gözaltı daha

İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) odaklı yolsuzluk soruşturmasında tutuklanan Fatih Keleş’in kardeşi Zafer Keleş gözaltına alındı.

Milli tekvandocular Bulgaristan'da dokuz madalya kazandı

Bulgaristan’ın başkenti Sofya’da düzenlenen 10’uncu WT Başkanlık Kupası’nda Türk tekvandocular, dokuz madalya kazandı.

Mansur Yavaş'tan gençlere: Önünüzde duran engelleri hep birlikte kaldıracağız

Ankara Büyükşehir Belediye (ABB) Başkanı Mansur Yavaş, 9 Mayıs Atatürk’ü Anma, Gençlik ve Spor Bayramı’nı kutladı.

Melodili yol: Asfaltta Türk marşı duyulacak

Ankara’da ‘melodili yol’ uygulaması başladı. Türkiye’de ilk olan uygulamayla, sabit hızda seyreden araçlarda Mozart’ın Türk Marşı bestesi duyulacak.

Bursa'da polis aracı direğe çarparak devrildi: İkisi polis, beş yaralı

Bursa’nın Osmangazi ilçesinde polis aracı aydınlatma direğine çarparak devrildi. İkisi polis beş kişi yaralandı.

Hikmet abi, affedersin…
İstanbul'da yaşayan Kolombiyalı entelektüel: Umurlarında değil

Ara

DİKEN’İ TAKİP EDİN

Osman Kavala 2 bin 757 gündür hapiste

YAZARLAR

Elinden çıkanı kulağın duysun

Mustafa Dağıstanlı

Ali Özgentürk için: Böyle mi olmalıydı!

Ayhan Tinin

Çocuk, sınırsızlıkta değil, sınırda büyür

Psk. Dr. Feyza Bayraktar

Yazalım da ne yazalım nasıl yazalım!

Murat Sevinç

Senyör Amicis'in gazına geldim 

Behzat Şahin

Özel, İmamoğlu ve Yavaş'ın 'özenli' açıklamaları üzerine…

Murat Sevinç

Yeşil zeytini neden yemedin Sait?

Ayhan Tinin

GÜNÜN 11’İ

Şükrü Hatun: Sokaklarda şişmanlık taramasının iyi bir fikir olmadığını düşünüyorum

Aziz Çelik: Genç istihdamı ve genç işsizliğine ilişkin tablo giderek vahim bir hâl almaya başlıyor

İpek Özbey: Ülkenin geleceğinin emanet edildiği gençler hangi sorunlarla mücadele ediyor?

Müjdat Gezen: Sakın bu şarkıyı yasaklamasınlar?

Orhan Bursalı: Yaşasın 19 Mayıs, yaşasın gençlik

İbrahim Kahveci: Görüntüde büyüyoruz ama gerçekte fakirleşiyor

Abdulkadir Selvi: 'Bir oy CHP'ye, bir oy HDP'ye' derken PKK'nın Lozan'la ilgili değerlendirmelerinden haberiniz yok muydu?

Murat Muratoğlu: Türkiye'de enflasyonun asıl dümeni siyaset rüzgarıyla döner

Deniz Zeyrek: 500 milyon liralık bu kamu zararının hesabı sorulmayacak mı?

Saygı Öztürk: 'PKK'nın silah bırakması' tartışmaları

Erdal Sağlam: 19 Mart krizinin ekonomide yarattığı tahribatın etkisi devam ediyor

  • 9 SORUDA
  • YAZARLAR
  • AKTÜEL
  • ANALİZ
  • DİKEN ÖZEL
  • DİKEN'E TAKILANLAR
  • DÜNYA
  • EKONOMİ
  • KEYİF
  • MEDYA
  • POPÜLER BİLİM
  • SANAT
  • BU GAZETE…
  • DİKEN 10 YAŞINDA
  • Künye
  • İletişim
  • Gizlilik ilkeleri
  • Çerez politikası

"Genç gazeteci arkadaşlarıma! Bu meslek yorucu bir meslektir. Ama, insan büyük bir zevkle çalışır. Kalemine daima efendi kal, uşak olmamaya gayret et. Mecbur kalırsan kır, sakın satma." Sedat Simavi

×