Diken’in eski editörü Tunca Öğreten, tutuklu bulunduğu Silivri Cezaevi’nden gazeteci Gülten Sarı’nın sorularını yanıtladı.
Öğreten, diğer gazetecilerle birlikte eş zamanlı operasyonla 25 Aralık 2016 sabahı gözaltına alınıp 24 gün sonra sevk edildiği mahkemece ‘terör örgütü üyeliği’ suçlamasıyla tutuklanmıştı.
Öğreten’in ilk duruşması 24 Ekim’de.
P24 blog’da yayınlanan söyleşisinde Öğreten, sözlerine şöyle başladı: “Gerçeği merak eden, yazan ve konuşan her gazeteci için tutuklanmak öyle pek de uzak bir ihtimal değil artık. Benim için de tutuklanmak umulmadık bir şey değildi. Ancak Wikileaks aracılığıyla 7 milyar insanla paylaşılmış belgeler nedeniyle bunu yaşamak biraz komik oldu. Aslında durumu şöyle özetleyebiliriz: Redhack, (Enerji Bakanı Berat) Albayrak’ın cüzdanını çalmış ve içinden çıkan kartları, meblağı duyurmuş. Hatta hangi tırnakçılık yöntemiyle bu cüzdanı ele geçirdiğini de itiraf etmiş. Bense bir gazeteci olarak bunları haberleştirmişim. Yargı ise kolaya kaçıp, benim peşime düşmüş ve tutuklamış.”
Dört hücresi, ortak alanı, mutfağı ve gün içerisinde sürekli kapısı açık bir avlusu olan beş kişilik bir koğuşta kaldığını anlatan Öğreten, bugüne dek tecritle karşılaşmadığını söyledi.
‘Allahtan beşinci mevsim yok’
Öğreten şöyle devam etti: “Tek sıkıntımız spor salonuna çıkamıyor oluşumuz. Bunun da nedeni cezaevindeki personel yetersizliği. Ancak 5 litrelik şişelerle yaptığım ağırlıklarla bunun üstesinden geldiğimi söylemeliyim. Her gün iki saatimi spor yaparak geçiriyorum. Kitap konusunda da bir sorun yaşamadım. Minez (eşi) her hafta tuğla kalınlığında yeni kitaplar getiriyor. Dışarıda zaman bulup okuyamadığım 100 civarında kitap okumuşum bu süreçte. Gazetelerde de herhangi bir kısıtlama yok. Her gün Cumhuriyet, Evrensel, Birgün, Sözcü, Karar, Habertürk, Hürriyet, Yeni Şafak, Star ve Sabah alıyorum.”
Silivri Cezaevi için “Bazen zindan, bazen dert ortağı” diyen Öğreten, “Hastaneye gittiğim bir gün, hastane hücresinin penceresinden açan çiçekleri gördüm. Kokuları burnuma kadar geldi… Fakat tahliye yoktu yine. Şimdiyse sonbaharı sürüyoruz. Duruşma 24 Ekim’de ve dördüncü mevsimi de tamamlayıp çıkmak istiyoruz. Allahtan beşinci mevsim yok” diye konuştu.
İddianamede kendisiyle bağ kurulan bir diğer tutuklu gazeteci Deniz Yücel’i aynı mesleği yaptıkları için doğal olarak tanıdığını söyleyen Öğreten şöyle devam etti: “Kaldı ki Deniz, o güne kadar hakkında soruşturma açılmamış bir gazeteciydi. Hatta çalıştığı kurum adına başbakanın basın toplantısına akreditasyon alabilen bir gazetecidir.”
‘Kalabalık bir rakı masasında buluşmak üzere’
Öğreten sözlerini şöyle bitirdi: “24 Ekim’de hakimin ‘Gelini öpebilirsin’ demesi lazım. Bir şey ya devlet sırrıdır ya da değildir. Hangi durumda bu gerçeklik değişkenlik gösterebilir ki? Bu suçlamalara karşı kendimi savunacağım. Klişe bir söz vardır ya, ‘İki kişinin bildiği sır değildir’ diye… Yargıca soracağım, ‘7 milyar insanın bildiği sır mıdır?’ Hakikatin peşinde koşan her gazeteci için bu topraklarda çalışmak çok tehlikeli oldu. Öyle ki, bomba imha uzmanı olmak kadar riskli, tehlikeli. İçeride olmak, bir anlamda bu tehlikeden de uzak olmak anlamına geliyor. Bu nedenle dışarıdaki meslektaşlarımıza kolaylıklar diliyorum. Hepsine desteklerinden dolayı teşekkürler. Kalabalık bir rakı masasında buluşmak üzere…”
Ne olmuştu?
Aralarında Diken’in eski editörü Tunca Öğreten’in de bulunduğu altı gazeteci, 25 Aralık 2016’nın ilk saatlerinde evleri basılarak gözaltına alınmıştı.
Öğreten’in evinde üç saati aşkın bir süre arama yapılmış, tüm telefon ve bilgisayarlara el konmuştu. Gözaltına alınma gerekçesi olarak ‘terör örgütü üyeliği’ gösterilen Öğreten, Vatan Caddesi’ndeki emniyet müdürlüğüne götürülmüştü.
Sabah gazetesi dokuz gazeteci hakkında gözaltı kararı bulunduğunu duyurmuştu. Haberde gözaltı listesindeki gazetecilerin hacker grubu RedHack’le bağlantı kurmakla suçlandığı belirtilmişti.
Gazeteciler, gözaltında bulundukları 24’üncü günde savcılık tarafından ifadeleri alınmak üzere adliyeye sevk edilmişti. Savcılık ifadelerinin ardından mahkemeye çıkartılan gazetecilerden Diken’in eski editörü Tunca Öğreten, kapatılan DİHA’nın Haber Müdürü Ömer Çelik ve BirGün gazetesi çalışanı Mahir Kanaat, ‘örgüt üyeliği’ iddiasıyla tutuklanmıştı.
Kapatılan DİHA’nın muhabiri Metin Yoksu, Yolculuk Gazetesi Yazı İşleri Müdürü Eray Sargın ve ETHA Sorumlu Müdürü Derya Okatan ise serbest bırakılmıştı.
Aynı soruşturma da daha sonra Almanya merkezli Die Welt’in Türkiye muhabiri Deniz Yücel de tutuklanmıştı.