Madem ‘trend’ budur, ‘Kambersiz düğün olmaz’ diyerek ben de ‘aklama-paklama’ alayına katılıyor ve kendi hırsızımı affediyorum!
Hırsızımıza mesaj:
– Biz senden razıyız ey hırsızımız; evden çaldıkların helâl ü hoş olsun; yarasın, lop lop et olsun; zira en azından mesleğini icrâ ederken hane halkını rahatsız etmedin, yüzünü bize gösterip yüreğimizi kaldırmadın, daha fenası bizimle açık oturum polemiklerine girişip, ‘Hırsızlık-yolsuzluk nedir aradaki farkı bilmeden konuşup duruyorsunuz; var mı elinizde mahkeme kararı; takipsizlik nedir bilir misiniz siz? Kıytırık bir emniyet tutanağı ile benim şerefimle oynayamazsınız! Ayrıca olayın üzerinden iki koca seçim geçti. Hırsız olsam halkım cezamı vermez miydi? Bu yaptığınız bana alenî bir darbe olup mesleki şeref ve itibarımla oynadığınız için sizi sürüm sürüm süründüreceğim; bu iş burada bitmez. Evet, evinize girdim ama ininize girmedim; oraya da gireceğim. Ağzınızdaki implant dişlere kadar söküp ardından kırmızı bültenle sizi interpollere vereceğim’ dememek inceliğini gösterdiğin için çok müteşekkiriz.
Son bir yılda şahit olduğumuz hadiselerin üstüne 5 Ocak günü iyice idrak ettik ki, hırsız dediğin makûle tek bir millet değildir; onun dahi hırlısı-hırsızı vardır.
Sen en azından ‘hırlı’ hırsız çıktığın, vaktiyle bir miktar da olsa temiz sütle beslendiğin ve en azından aile mahremiyetine hürmet gösterdiğin için sana dünya-âhiret haklarımızı helâl ediyoruz!