RIFAT DOĞAN
Beyoğlu semt dernekleri tarafından açılan davada, Beyoğlu’yla ilgili iki imar planının iptaline karar verildi. Kararla birlikte Gezi Parkı’na Topçu Kışlası’nın ihya yolu da kapanmış oldu.
Cihangir Güzelleştirme Derneği ve Galata Derneği, 21 Aralık 2010 tarihli Beyoğlu Kentsel Sit Alanı Koruma Amaçlı Uygulama Planı ve dayanağı 21 Mayıs 2009 tarihli 1/5 bin ölçekli Beyoğlu Nazım İmar Planı’nın iptali istemiyle İstanbul 10. İdare Mahkemesi’ne dava açmıştı.
Mahkemeye savunma yazısı gönderen Beyoğlu belediyesi, planın bütüncül yapısının korunduğunu, ileriye dönük yatırım planlarında olan ve plan çalışmalarında değerlendirilebilecek ilgili kurum, görüş ve çalışmalarının alınarak, plan çalışmalarının tamamlandığını kaydetti. Belediye çeşitli kurum ve kuruluşların toplantıya davet edilerek bilgilendirildiğini ihya edilmesi öngörülen yapılarla yazılı kaynaklar ve eski haritalarda belirlenen eserlerin tespitinin yapıldığını da belirtti.
‘Yapılaşma yeşil alan standardını olumsuz etkiliyor’

28 Mayıs 2013, Gezi eylemlerindeki Kırmızılı Kadın. Osman Örsal
Mahkeme ise belediyenin bu savunmasına karşılık daha önce hazırlanan bilirkişi raporunu temel aldı.
‘Bütüncül bir yaklaşım yok’
Bilirkişi raporunda Beyoğlu gibi yoğun ve sık yapılaşmanın olduğu ve açık alan elde etmenin neredeyse imkansız olduğu koruma alanlarında mevcut yeşil alanlar içerisinde yapılması öngörülen her türlü yapılaşmanın yeşil alanın niteliğini bozacak ve yeşil alan standartlarını olumsuz etkileyecek bir işlem olacağı vurgulandı.
Raporda ayrıca şu noktalara dikkat çekildi:
* Plan hükümlerine göre, ihyayı olanaklı kılacak bilgi ve belgenin bulunmadığı durumlarda, ihyanın mümkün olmaması halinde plan ile önerilen işlevin korunmasının öngörüldüğü, ancak işlevin ihyası olarak belirtilen bu durumun ihya uygulamasının özü ile örtüşmediği ve koruma ilkelerine aykırı olduğu,
* Mevcut konut kullanımını kısıtlayan ve mevcut kullanıcı gruplarını gözetmeyen bir yaklaşım sergilendiği, bu şekilde önerilen ‘nitelikli konut’ kullanımı ile köhnemeye neden olan nüfusun değişiminin öngörüldüğü, bu durumun kent yazınında ‘soylulaştırma’ olarak ifade edildiği, plan raporunda niteliğin sosyal statü ile eşleştirildiği, bunun ise sosyal dokunun korunmasına ilişkin koruma planlaması ilkeleri ve kamu yararı ile örtüşmediği,
* Turizm+Hizmet+Ticaret (THT) kullanımına yönelik olarak; planlama alanı içinde yaşayan nüfusun demografik ve sosyo-ekonomik durumuna ilişkin temel verilerin yetersiz olduğu, yetersiz verilere dayalı ‘sosyal köhneme’ tespiti yapıldığı, buna yönelik çözüm önerisi olarak ‘nitelikli konut’ kullanımının önerildiği, ancak bölgede yeterli analiz yapılmadığı,
* Özellikle turistik bölgelerde yapılacak yayalaştırmalar ile bölgeye özel otomobil girişinin azaltılması gerekliliği olmasına rağmen, özel alanlardaki yoğun yapılaşma ve trafik üreten ve çeken bölgelerin ortaya çıkmasının özel otomobilin bölgede daha çok görünmesine neden olacağı, bunun gelecekte sorun yaratacağı, dava konusu planların ulaşım planlaması açısından çok kısıtlı öneriler geliştirdiği ve planlama alanı içinde bütüncül bir yaklaşım geliştirilmediği,
* Konut adaları ortasında kalan yeşil alanların kamulaştırma nedeniyle kamuya yaratacağı maliyet, erişilebilirlik, güvenlik problemleri ve konut mahremiyetini etkileyecek olması nedeniyle kamu yararına aykırı olduğu.
‘Aktif yeşil alanlar aktif olarak kullanılamayacak’

Roma Bostanı’ndaki inşaat (Fotoğraf: DHA)
Mahkeme rapordan yola çıkarak şu sonuca ulaştı:
“Bu durumda yukarıda yapılan ve gerekçeler çerçevesinde, olayda bütüncül ve bütünlüklü bir planlama süreci işletilmediği, ihya kararlarının sosyal donatı alanlarını artırmak amacı ile önerildiği ancak sosyal donatı alanlarının arttırılması hedeflenirken, kısıtlı olan diğer sosyal donatı ve özellikle yeşil alan kullanım alanlarının azaltıldığı, planlama alanı içerisinde yaşayan nüfusun demografik ve sosyo-ekonomik durumuna ilişkin temel verilerin yetersiz olduğu ve planlama sürecine yansıtılmamış olduğu, planlama alanı içerisinde bütüncül bir yaklaşım geliştirilmediği, özel alanlardaki yoğun yapılaşma ve trafik üreten-çeken bölgelerin ortaya çıkmasıyla özel otomobillerin bölgede daha çok görülmesine neden olacağı, plan ile önerilen bu aktif yeşil alanların öngörüldüğü gibi aktif olarak kullanılmasının mümkün olmadığı; belirtilen nedenlerle dava konusu koruma amaçlı nazım imar planlarının plan yapım yöntem ve tekniklerine uygun olarak hazırlanmadığı yapılan keşif ve bilirkişi incelemesi sonrasında anlaşıldığından; 21 Aralık 2010 tarihli Beyoğlu Kentsel Sit Alanı Koruma Amaçlı İmar Planı dayanağı 21 Mayıs 2009 tarihli 1/5 bin ölçekli nazım imar planının hukuka, şehircilik ve koruma ilkeleri ile kamu yararına uygun olmadığı.”
Mahkeme belirtilen nedenlerle 12 Nisan’da oy birliğiyle planı iptal etti.
Şimdiye kadar ruhsat verilmemiş inşaatlara ruhsat verilmeyecek
Karanın ne anlama geldiğini ve neleri kapsadığını sorduğumuz davacı derneklerin avukatı Pervin Çelik, bBeyoğlu kentsel SİT alanının tamamına ilişkin olarak planın tamamen yürürlükten kalktığını, bu plan kapsamında öngörülen ve bugüne kadar ruhsat verilememiş uygulamalara bugünden itibaren ruhsat verilemeyeceğini kaydetti. Çelik daha önceden ruhsat almış ancak dava konusu edilmişse onların da iptal olacağını, dava konusu edilmemiş uygulamaların hukuken devam edeceğini belirtti.
Roma Bostanı’nda üç sosyal tesis de iptal
Çelik ayrıca, Galatasaray duvarının yanına öngörülen katlı otoparkın yanısıra, Roma Bostanı’na öngörülen ve bir tanesi inşa edilen ancak yapımına başlanmayan üç sosyal tesise ilişkin ruhsat düzenlemesinin plan iptali kapsamında ruhsat alamayacağını ifade etti.
Topçu Kışlası ihyasının önü de kapandı
Öngörülen ihyaların da bugünden sonra hayata geçirilmesinin söz konusu olmayacağını belirten Çelik, bu kapsamda Gezi Parkı’nda ihyası düşünülen Topçu Kışlası’nın iptal kararından sonra yapılamayacağının altını çizdi.