Okura not:
Günün 11’i, Türkiye medyasındaki görüş ve yorum çeşitliliğini yansıtmak amacıyla hazırlanmaktadır. Aşağıda özetini bulacağınız yazıya yer vermemiz, içeriğini onayladığımız ve/veya desteklediğimiz anlamına gelmez.
Anayasalar sadece kural metinleri değildir; bazen bir cümleyle bütün bir milletin ruhunu özetlemeye çalışırlar. İşte bu yüzden, birçok ülkede anayasalarda motto denilen özlü sözlere yer verilir. Fransız Devrimi’nin “Özgürlük, Eşitlik, Kardeşlik”i bunun en bilinen örneği. Bugün bile Fransız Anayasası’nda yazılı durur. Aynı motto, Haiti Devrimi’nde de benimsenmiş, anayasanın içine girmişti. Türkiye’de anayasa metninde böyle net bir motto yazmaz. Yine de Başlangıç bölümündeki Mustafa Kemal Atatürk’ün “Yurtta sulh, cihanda sulh” sözü, özellikle belli bir kuşağın zihninde anayasal bir özdeyiş gibi durur. Ama bence bugün Türkiye’de anayasa dendiğinde halkın büyük bölümünün aklına ilk gelen cümle “Devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğü” olsa gerek.
2024 sonbaharında, TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş yeni anayasanın artık zorunluluk hâline geldiğini söyledi. Bu kapsamda “Türkiye Devleti, ülkesi ve milletiyle bölünmez bir bütündür” cümlesinin de değişmesi gerektiğini ileri sürdü. Gerekçesi şuydu: Devletin ülkesi olmaz, milleti de olmaz. Bu ifade ona göre yanlış kurulmuştu.
Anayasa tartışmaları, hele böyle simgesel ifadelere odaklanıyorsa, çok daha dikkatli, çok daha açık ve çok daha toplumla temas hâlinde yürütülmeli. Çünkü anayasa yalnızca hukukçuların değil, herkesin metni. Ve herkesin aklında yer etmiş bir ifadeye dokunmak, bazen yüzlerce sayfayı değiştirmekten daha büyük bir etki yaratabilir. Bir anayasa tartışması, toplumda gerçekten özgürlük, eşitlik ve birlikte yaşama iradesi güçlendiğinde anlam kazanır. Bugünse bu zeminin henüz oluştuğunu söylemek zor. O nedenle anayasa diliyle ilgili her tartışmada, yalnızca teknik doğruluğa değil; toplumsal belleğe, duygusal yerleşikliğe ve kurumsal sürekliliğe de dikkat etmek gerekiyor. Bazı sözler yıllar içinde sadece bir yasa maddesi değil, bir toplumsal refleks hâline gelir. Onlara dokunurken neye dokunduğumuzu iyi bilmek gerekir. Gündelik siyasi ajandaya göre dokunduğunuz şeyler, bazen düşündüğünüzden çok daha yakıcı olabilir.