İktidar ve onun “gardiyan”larının dizilere ve dizilerin bir parçası olduğu popüler kültüre ilişkin tutturdukları dil ve tavır öyle arkaik ki popüler kültüre eleştirel bakışla hayatını sürdüren bizim gibileri bile neredeyse popüler kültüre siper olacak noktaya getiriyor!..
Hep yazdık, kurgu, hayatın statiğine değil, dinamiğine yaslanır, oradan beslenir. Her şeyin yolunda olduğu bir hikâye kimseyi cezbetmez çünkü. Değişim, devinim, çatışma ve sorunlara dayanır kurgu.
Cezaevlerimiz güllük gülistan mı? Değil. Ayrıca bugüne kadar Türkiye’de roman, sinema ve dizilerde karşımıza çıkmış hangi cezaevi kurgusu farklıydı da “Avlu”ya takıldınız? Cezaevi ortamını kurgunun hak ve imkanları çerçevesinde “fantastik” mahiyette seyre sunacak o da.
Müdürümüz, reyting uğruna bu tarz görüntülerin yayıma girmesinin toplum tarafından farklı algılara sebep olacağını, ceza-infaz kurumlarında yaşanmamış olayların yaşanmış gibi gösterilmesinin kurumların kamusal hizmetine zarar vereceğini de ileri sürmüş.
Yahu bırak, diziyi izleyelim, üzerine tartışalım, konuşalım diğer pek çok dizi içeriğine ilişkin yaptığımız gibi!.. Ak mı kara mı anlaşılır, gerekirse uçuk kaçık yanlar varsa da sorgulanır, yanlışlanır, ipliği bile pazara çıkarılır.