Okura not:
Günün 11’i, Türkiye medyasındaki görüş ve yorum çeşitliliğini yansıtmak amacıyla hazırlanmaktadır. Aşağıda özetini bulacağınız yazıya yer vermemiz, içeriğini onayladığımız ve/veya desteklediğimiz anlamına gelmez.
İstanbul depremi hakkında “bakanlarımızla birlikte” toplantı yaparken, birinci elden bilgi sahibi olan İBB’den mesela Başkan Vekili Nuri Aslan niye çağrılmadı?! Toplanan “bakanlarımız”ın İBB’nin kurumsal hafızasındaki deprem ve dönüşüm bilgilerine ihtiyacı yok muydu? Hani “el ele” vermeliydik? Besbelli ki İBB yetkilileri tutuklu oldukları için değil, yerlerine bakanlar da “bizden” olmadıkları için çağrılmadılar.
Gökhan Günaydın’ın dediği gibi “İBB fiilen çalışamaz hale getiriliyor.” Şubat 2023 depremlerinde de iktidar böyle partizanlık yapmıştı. Aynı partizanlık “kamu hizmetlerinde” de yapılıyor. Muhalif belediyelerin, kredileri temin edilmiş yatırım projeleri yıllardır Beştepe’de onay bekliyor!
Dikkat ediniz, “kamu hizmetleri” diyorum. Yazımın başında da kamu otoritesi demiştim. Hukuk devletinde “kamu otoritesi” bütün eylem ve işlemlerinde “kamu yararı”nı gözetmek zorundadır. “Milli devlet” olmanın da ön şartıdır bu. Temeldeki sorun, iktidarın “bizden“i, “kamu“dan üstün tutmasıdır.