NEVŞİN MENGÜ
@nevsinmengu
Suriye krizine yanıt olarak Türkiye’de düzenlenen ‘Dayanıklılığı Artırma Projesi Çalıştayı’na katıldım. Projenin sponsoru Avrupa Birliği (AB), projeyi yürütenler arasındaysa Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı (UNDP) bulunuyor. Suriyeliler meselesinde malum, kime dokunsan bin ah işitiyorsun.
Suriyeliler kayıt dışı işlerde çok düşük ücretlere çalışıyor. Bu durum ‘işlerimizi elimizden alıyorlar’ tepkilerine neden oluyor. Türkiye’ye gelen Suriyelilerin hepsi sanıldığı gibi niteliksiz değil ama Türkiye nitelikli olan Suriyelileri kullanmak konusunda çok istekli görünmüyor.
Habitat Derneği, Suriyeliler meselesi üzerine çalışan derneklerden. Yönetim kurulundan Sezai Hazır çarpıcı bir örnek veriyor: Diyelim ki Suriyeli bir sığınmacı iş kurdu, ticaret yapacak. Alım satım yapmak için bir ilden diğerine gitmesi lazım ama gidemiyor, izin alması gerekiyor.
“Çok mu lazım, yapmasın ticaret” demek bir çözüm üretmiyor. 4 milyon Suriyeli ülkemizde kaldığı süre boyunca kendini geçindirebilmek, karnını doyurmak, çocuklarını okutacak parayı kazanmak durumunda. ‘Aç kalsınlar ki dönerler’ bir strateji değil, işsiz durumda ve aç kalan büyük bir kitle var, bunlar cihatçı örgütlerin kucağına düşebilir, daha kolay manipüle edilebilir.
“Suriyelilerin okumuşları Avrupa’ya gitti, bize kala kala niteliksizler kaldı” çok duyduğumuz bir söylem. Sezai Hazır’ın verdiği bir başka örnek var. Hazır, “‘Bir ara mühendisten bulaşıkçı çalıştırıyorum’ diye övünen iş yerleri vardı” diye anlatıyor. Ülkesinde mühendis, avukat olan pek çok Suriyeli burada inşaatta, bulaşıkta, temizlikte çalışıyor. Bu işleri yapmak ayıp değil. Ama Türkiye yetişmiş iş gücünden yararlanmak yerine, bilgi birikimini çöpe atmayı tercih ediyor.
UNDP yetkilileri aslında Türkiye Cumhuriyeti’nin elinde hangi Suriyelinin hangi niteliğe sahip olduğunun bilgisinin var olduğunu, ama bu bilgilerin değerlendirilip ona göre işe yerleştirme çalışmasının pek yapılmadığını söylüyor. UNDP görevlilerinin söylediği bir başka şey de, Suriyelilerin kendine olan güvensizliği. Üniversite mezunu Suriyeliler “Nasılsa alanımızda iş bulamayız” diye düşünerek, beden gücüyle yapabileceği işlere yöneliyor.
Bunun bir nedeni çoğu Suriyeli’nin Türkçe konuşamıyor olması. Sistemde yaşadıkları zorluklar ve yüz yüze geldikleri önyargılar da var. Bir Suriyeli’ye şirket kurma konusunda yardımcı olan bir sivil toplum görevlisi, ticaret odasına başvurduklarında, görevlinin kendilerine tepki gösterdiğini, Suriyeli iş insanına, “Ben senin kaydını yapmam” dediğini aktarıyor.
Suriyelilerin Kızılay kartıyla PTT’lerden para çektiklerine şahit oluyoruz. Buna sinirlenenler tepki gösterenler oluyor. Suriyelilere bu denli tepki yönelmesinin bir nedeni de iktidarın Suriyeliler konusunda çoğu zaman doğruyu söylemiyor olması. Suriyelilerin Kızılay kartlarıyla çektikleri paranın kaynağı AB’den geliyor.
AB, Türkiye’ye Suriyelileri tutsun diye rüşvet mi veriyor? Bir açıdan öyle de denebilir. Ama unutmayalım bu yol da Türkiye’nin tercihi. Türkiye, Suriyeli sığınmacıları elinde tutup ‘bak salarım haaaa’ kartını elinde tutup Avrupa’dan istediğini koparma politikasını yürütmeyi tercih etti. Durum ne Avrupa açısından ne de Türkiye açısından bakıldığında etik değil.
“Bize iş yok, Suriyeli bir zahmet kenarda dursun, bizim çocuklar işsiz” diyebilirsiniz. Son sönemde artan işsizlik, daralan ekonomi insanların geleceğe dair kaygılarını arttırıyor. Ancak “Suriyelileri işsizliğe açlığa mahkum edelim” demek, çözüme katkı sağlamaz, aksine bu insanları suça ve çeteleşmeye iter. Sol’un Suriyelileri itmesi, ‘ne olursa olsun bana ne, ülkelerine dönsünler’ tavrında olması da aynı şekilde, Suriyeliler ve İslamcı örgütleri baş başa bırakıyor.
“Türkiye Araplaşacak, bu insanlar bizi dönüştürecek” diyenler var. Bu insanların Türkiyelileşmesi mümkün, bunun için çalışabilmeleri, iş kurabilmeleri, çocuklarının okullaşması gerekiyor.
Türkiye’nin Suriye politikasını baştan sona yanlış bulabilirsiniz, “4 milyon Suriyeli’nin burada işi ne” diyebilirsiniz. Bunun yolu Suriyelileri cezalandırmaktan değil, politikalarını beğenmediğiniz iktidarı cezalandırmaktan geçiyor. Türkiye’nin Suriye politikası, yaşadığımız ekonomik sıkıntının nedenlerinden biri olabilir ama bunun sorumlusu Suriyeliler değil, bizzat hükümetin kendisi.