Yaşanan bu olay aslında kendi başına krizi yaratmış değildir. ABD-Türkiye ilişkilerinde hayli uzun zamandır biriken pek çok sorun sonunda patlamıştır.
Türkiye ABD’den en az iki konuda şikâyetçidir. Bir konuda ise sıkıntılıdır ve Amerikan yönetiminin bir davaya müdahil olması için ciddi baskı yapmaktadır.
ABD’nin Türkiye açısından ana güvenlik tehdidi olarak görülen PKK’nın Suriye uzantısı PYD/YPG ile işbirliği yapması, örgüte silah vermesi ittifak ilişkilerini bir hayli hırpalıyor.
Benzer şekilde Fethullah Gülen’in iadesi konusunda bir ilerleme kaydedilmemesi, Türkiye’de yaygın olarak Amerikan tarafının işi yokuşa sürdüğüne inanılması, bu nedenle darbe ile Washington arasında bağlantı kurulması kamuoyunda derin bir öfke yaratıyor. Bu öfkeyi kullanarak azan anti-Amerikan söylem ve yayınlar da karşı tarafta ciddi bir tepkiye yol açıyor.
Son olarak sabık Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan hakkında da tutuklama kararı çıkmasına yol açan Reza Zarrab davası iktidar çevrelerinde sıkıntı ve kızgınlık yaratıyor.
Amerikan tarafında ise yükselen anti-Amerikan söylemin yanı sıra, rahip Andrew Craig Brunson’un tutukluluğu, Anadolu Ajansı’nın Amerikan üslerinin yerini gösteren harita yayınlaması gibi gelişmeler ilişkileri daha da gerginleştiriyor.