FREDERIKE GEERDINK
EĞRİCE – Suruç ile Suriye sınırı arasındaki daracık yollar kalabalık… Askerler güneydoğunun her bir köşesinden akın eden Kürtlere ana yolların üzerinden geçiş izni vermediği için herkes amacına ulaşmak için başka çözümler bulmak zorunda. O amaç, Kobani’ye en yakın noktaya kadar ilerleyip YPG’ye destek verebilmek ve savaşa tanıklık edebilmek.
Misafirler var
Eğrice ve Kendirli gibi sınır köyleri küçücük ama Kurban Bayramı’ndan bu yana nüfusları epey artmış İstanbul, Mersin, Bingöl, Hakkari, Şırnak, Erzurum, Muş ve Diyarbakır’dan gelen misafirler buralardaki evlerde, camilerde, hatta beraberlerinde getirdikleri çadırlarda kalıyor.
Sınır saat başı gözetleniyor; gündüz hava sıcakken ağaçların gölgesinde, gece ısı düştüğünde bir ateşin etrafında, battaniyelere sarılmış halde…. 28 yaşındaki Berfo Tatvan’dan gelmiş. Onun için bayram tatilini başka bir yerde geçirmek söz konusu değil zaten. “Kobani’nin kurtuluşu için burada olup mücadeleye destek vermemiz lazım” diyor.
Savaş sınırı aştı artık
Kendirli ya da Kürtçe ismiyle Etmanek, hem ulusal hem de uluslararası basının Kobani’de olan biteni takip edebilmek için mesken tuttuğu, adı ‘Basıntepe’ye çıkmış tepeye bir taş atımı mesafede. Geçen pazar günü yanı başlarına düşen patlayıcı maddeyi saymazsak gazeteciler için ‘Basıntepe’ güvenli aslında. Neyse ki patlamadı o madde de. Ama o günden sonra birçok muhabir koruyucu yelek giyip kask takmaya başladı. Hava çok sıcak olmasına rağmen patronlarından kesin talimat var.
Öğleden sonra bir havan topu sınırın üzerinden geçip Kendirli’de bir eve isabet etti. İki kişi yaralandı, hatta kimine göre dört. Bazı muhabirler koşup fotoğraf çekti. Savaş sınırın ötesine taşıyor ve tabii ki o havan topunun bir haber değeri var.
Türkiye ne yapacak?
Dolayısıyla soru şu: Türkiye olduğu yerde durup olan biteni izlemeye devam edecek mi? Yoksa artık mecburen harekete mi geçecek?
Köylerde toplaşan Kürtler, Türkiye’nin IŞİD’e karşı harekete geçmeyeceğinden adı gibi emin. AKP’nin IŞİD’i desteklediğine dair ellerinde somut bir delil olmasa bile, AKP ve IŞİD’in Kürtlere karşı kirli bir oyun oynadığını düşünüyorlar. AKP’nin IŞİD’e tank yolladığına ikna olmasanız de durum hayli sorunlu: Kobani’deki Kürtleri katledenlere karşı mücadele etmemenin İslamcı radikallere yardım etmekle aynı kapıya çıkıyor.
Kendi vekillerini bile dinlemiyorlar
Kendirli’deki ev vurulduktan sonra, HDP vekilleri Sebahat Tuncel ve Faysal Sarıyıldız köye geldi. İkili taş yığınlarının üzerine tırmandı. Tuncel, YPG’ye destek vermeye gelen herkese teşekkür etti. Onu alkışlayan ve Kobani’deki mücadeleye destek vereceğini haykıran kalabalığa, “Sizin güvenliğiniz bizim için çok önemli. O nedenle artık burada değil Suruç’ta kalmanızı istiyoruz. Orası daha emniyetli” dedi.
Kulak verenler az değil, ama kulak asmayanlar daha çok. Şırnaklı bir adam, “Bu sefer Sebahat Tuncel’i dinlemeyeceğiz. Burada olmak zorundayız. Hayır, hiçbir şeyden korkmuyorum. Her an bir kurşun ya da havan mermisiyle vurulabilirim ama umrumda değil. Kobani’dekiler hayatları için, herkesin özgürlüğü için savaşıyor. Ben vurulsam n’olur?”
Kimileri sınırın öteki tarafına geçmek istiyor ama askerler tel örgülere yaklaşanları göz yaşartıcı gazla geri püskürtüyor. Arkanızdan gelen patlama seslerini duya duya gazla kaplı alandan uzaklaşmak gerçeküstü bir deneyim: Acaba bu sesler Kobani’den mi geliyor yoksa askerlerin attığı göz yaşartıcı bomba kapsüllerinin sesi mi diye düşünüyor insan. Etrafınıza bakınca anlıyorsunuz ki her ikisi de…. Sonunda yetkililer Kendirli’nin emniyetli olmadığını düşünüp köyü boşalttırmaya karar veriyor. Kürtler karşı koyuyor.
Sınır hem yakın hem uzak
Oradaki bayırın üzerindeki mezarlıktan da Kobani’yi görebiliyorlar çünkü. Orada da sınıra doğru uzanan geniş bir alan var. Kürtler burayı geçmek isteyince de yine göz yaşartıcı gaza maruz kalıyor.
Köylerin arasında arabalar dolaşıp duruyor; herkes birbirini gönüllü olarak bir yerlere taşıyor. O yüzden Eğrice’ye, yani sınıra daha yakın bir başka köye ulaşmak hiç de zor değil. Ama sınır hala uzak; çünkü askerlerle protestocu Kürtlerin çatıştığı alandan geçiyor sınıra giden yol…
Siz dağlarda, biz şehirlerde
Bu arazi uzun insan zincirleri oluşturmak için kullanılyor. Ve tabii halaylar… Hep bir ağızdan söylenen şarkılarda, gerillalardan, molotoflardan ve kalaşnikoflardan söz ediliyor. Bir yerde, bir mısrada ‘Siz dağlarda, biz şehirlerdeyiz’ deniyor.
İşte bu insanlar güneydoğu Türkiye’nin, yani onlar için Kürdistan’ın köylerinde şehirlerinde Kürt hareketinin ideallerini hayata geçirmeye çalışanlar. Söyledikleri şarkılar molotoflar ve kalaşnikoflardan bahsediyor olsa da, ortam kesinlikle gergin değil. Tam aksine, sınır boyundaki köylerde her şey birlik içinde yapılıyor. Birlikte yemek pişiriyorlar, yaptıkları yemekleri dağıtıyorlar, herkes çay demleyebilmek için odun topluyor, insanlar misafir olarak kaldıkları evleri temizliyorlar, çöpler temizleniyor, köyler temizleniyor ve geceleri evlerde yerlerde uyuyor herkes.
Yaşasın Kobani direnişi
Dışarıda IŞİD’in boşalttığı mermiler, YPG’nin kurşunları ve uluslararası koalisyon güçlerinin attığı bombaların sesleri duyuluyor. Sonra birden nöbet tutanlardan ‘Biji berxwedana Kobane!’ yani ‘Yaşasın Kobani direnişi’ diye sesler yükseliyor.