Erdoğan, bir tür süper kahraman olarak, Türkiye’yi temsilen “dünyanın vicdanı” olduğu imajını yaratmaya çalışıyor.
Ülke içinde insan hakları ihlalleri artarken, bu ihlalleri perdelemek için dünyada, özellikle de Batı’da insan hakları bakımından yolunda gitmeyenlere vurgu yapma stratejisi sözkonusu olan.
Son dönemde, Türkiye’de haber kanallarında tartışma programlarında, “sahne alan uzmanların”, alenen yalan söylediğine tanık oluyorum. Bu durum giderek daha sık tekrarlanıyor.
Ve kimse, onları düzeltmiyor. İstisnasız her haber kanalı, göz göre göre yalan bilgi veren “uzmanların”, sahtekârlığına da alet oluyor. Tartışma programlarına çağrılan ve vazifesi “polemik yaratmak” olan “uzman kişiler”, siyaseti bir tür “şov dünyası” uzantısına dönüştürüyor.
Türkiye’de televizyon dünyasının “görevi”, izleyiciyi “çokseslilik” diye aslında temcit pilavı gibi aynı laflar, aynı polemikler altında boğulmuş, kafası karışık, komplo teorileriyle paranoyaklaşmış ve gerçekten mümkün olduğu kadar uzaklaşmış hâlde, eli kolu bağlı, dilini yutmuş gibi sessiz bırakmak…
Tamamen “sanal gerçekliğe” dönüşen medyatik haber dünyasının algılarını ezdiği, “gerçeğin” kapsama alanı dışında kalan kitleler yaratmak…
Propagandanın modern hâli işte bu; çok sesin uğultusuyla sessizleşen milyonlar…