Biraz sessizlik lütfen!
Gezegenimizin de hepimizin ihtiyacı olduğu gibi biraz sessizliğe ihtiyacı var. Çünkü gürültü kirliliğinin gezegenimiz üzerindeki etkileri sandığımızdan çok daha büyük.
Şehirlerde yaşamanın en büyük zorluklarından birisi de şüphesiz şehrin bazen yorucu olan sesine katlanabilmek. İnşaat, araba, motosiklet ve hatta denize yakın bir kesimde yaşıyorsanız gemi taşımacılığının çıkardığı ses bile bizimle birlikte gezegende yaşayan canlıların genel sağlık durumlarını kötü bir şekilde etkileyebiliyor. Öyle ki Dünya Sağlık Örgütü, ses kirliliğini kimyasalların kullanımından sonra insan ve çevre sağlığına en çok zarar veren ikinci neden olarak görüyor. Çünkü ses kirliliği, tüm canlılar üzerinde ciddi bir stres kaynağı olarak karşımıza çıkıyor.
Avrupa Çevre Ajansı’nın (AÇA) yayınladığı rapor, özellikle karayolu trafik gürültüsünün Avrupa’da milyonlarca insanın sağlığını etkileyen büyük bir çevre sorunu olduğunu gösteriyor. Avrupa nüfusunun yüzde 20’si sağlığa zararlı ve uzun süreli gürültü seviyelerine maruz kalıyor. Bu sayı, sadece Avrupa’da 100 milyondan fazla insan anlamına geliyor.
Peki sesin rahatsız ediciliği ve yüksekliği neye göre belirleniyor?
Ses kavramının pek çok tanımı olsa da rahatsız edici ses aslında subjektif bir konu olabiliyor. Açtığınız yüksek sesli bir müzik sizi rahatsız etmezken komşunuzu rahatsız edebiliyor ya da komşunuzun hidrofor sesi onu etkilemezken sizin tarafınızdan gürültü kirliliği olarak algılanabiliyor. Ancak tüm bu subjektif düşünceler bir yana, her türlü uzun süreli ses, kronik olarak çevreye yayıldığında tüm canlılara zarar veriyor. Çünkü ses şiddeti 85 desibelin üzerine çıktığında, insan kulağına zarar verebilecek bir düzeye ulaşıyor. Gündelik hayatta duymak zorunda kaldığımız metro, motor sesleri, inşaat ya da yüksek sesli müzik gibi sesler, bu desibel sınırını aşıyor. Bu durum, şehirlerde yaşayan milyonlarca insanın ses kirliliğinden ciddi oranda etkilendiğini gösteriyor.
Uzun süre gürültüye maruz kalmak sağlığımızı nasıl etkiliyor?
Gürültü kirliliği; uykusuzluk, rahatsızlık, anksiyete, kardiyovasküler ve metabolik sistem üzerinde ciddi sorunlara neden oluyor. Hepsinden önemlisi, çocuklar üzerinde bilişsel bozukluklar gibi çeşitli olumsuz sağlık problemleri yaratıyor. AÇA raporu, bu soruna da değiniyor ve mevcut verilere bakıldığında çevresel gürültünün, yılda 48.000 yeni iskemik kalp hastalığı vakasına ve 12.000 erken ölüme yol açtığı düşünülüyor.
Sadece Avrupa’da 22 milyon insan, gürültü kirliliğine bağlı kronik rahatsızlıklarla boğuşuyor ve 6,5 milyon kişi önemli ölçüde uyku bozukluğu yaşıyor. Üzerinde çok fazla düşünülmeyen uçak gürültüsü nedeniyle 12.500 çocuğun, okulda okuma yazma bozukluğu yaşadığı tahmin ediliyor. 70’lerde yapılan bir araştırmada, tren rayı hattına yakın sınıflarda okuyan çocukların sessiz sınıflara oranla okuma seviyelerinin tam bir yıl geri olduğu saptanıyor.
Birçok insan ses kirliliğinin kendisinin ve çevresinin üzerinde yarattığı tahribatın farkında olmasa da gürültünün yaşam kalitesi ve ruh sağlığı üzerindeki etkileri gün geçtikçe daha çok ortaya çıkıyor. Dünya Sağlık Örgütü’nün bazı bulgularına göre hava kirliliği (partikül madde) etkisinin ardından ses kirliliği, sağlık sorunlarının en büyük ikinci çevresel nedeni.
Ses kirliliği tüm canlıları negatif yönde etkiliyor!
Ses kirliliği nedeniyle bilişsel yönde zayıflayan ve hastalanan canlılar sadece biz değiliz. İnsan yapımı, doğal olmayan seslerin gürültü boyutuna ulaşması, doğadaki tüm canlıları etkiliyor. Deniz ve kara ekosistemindeki yüksek ses kirliliği, hayvanların iletişim kurma, yön bulma, gıda kaynaklarına ulaşma ve üreme gibi ihtiyaçlarını gidermelerine engel oluyor. Örneğin denizlerde de büyük bir düzeyde ses kirliliği yaşanıyor. Gemiler, denizaltılar, sonarlar, petrol sondajları, sismik sesler ve balıkçılık gibi faaliyetlerden kaynaklı yapay sesler, sadece ses yoluyla iletişim kurabilen balina, yunus ve köpek balığı gibi deniz memelilerini ciddi oranda etkiliyor. Ses nedeniyle stres altına giren ve bu yeteneklerini kullanamayan bu canlılar, sürülerini kaybediyor ve kıyıya vurabiliyor.
Yani gürültü kirliliğine maruz kalmak, gezegenimiz için çok önemli olan hayvanların sağlığını da olumsuz yönde etkileyip tüm ekosisteme zarar verebiliyor.
Gürültü kirliliğini azaltmak mümkün mü?
Günümüzde birçok ülke, şehirlerdeki gürültü kirliliğini ele almak için çeşitli önlemler alıyor. Örnek olarak, elektrikli araçların yaygınlaştırılması, gürültüyü daha iyi absorbe eden düşük gürültülü asfaltların döşenmesi, şehirlerin bel kemiği toplu taşıma araçlarında sessiz lastiklerin kullanılması, insanların yürümek ya da bisiklete binmek gibi daha çevre dostu ulaşım modellerine teşvik edilmesi, sokakların yaya yürüyüşü için uygun gale getirilmesi gibi pek çok basit çözüm, şehirlerdeki gürültü kirliliğini azaltmak adına atılacak adımlar olarak görülüyor.
Ayrıca şehrin içinde ya da yakınına inşa edilecek park ve doğa rezervleri gibi yeşil alanların varlığı da büyük önem taşıyor. İnsanların şehrin gürültüsünden kaçabileceği bu alanların, insan ve dolayısıyla toplum sağlığı üzerinde de olumlu etkileri bulunuyor.
Siz de çevre dostu teknolojileri destekleyip, yerel yönetimlerinize bu konudaki ihtiyaçlarınızı ileterek ses kirliliğini ortadan kaldırmak için güçlü bir adım atabilirsiniz.