Aslında bulur ama maliyeti ne olur, tartışılmalı… 1990’larda yine aynı hataları yapınca ekonomiyi batırmış ve kaynak aramak için yollara düştüğümüzde; “Libor + Kıbrıs, Libor + Ege” demeye başlamışlardı. Şimdi de uluslararası faizin üzerine CDS’i de koyunca maliyet, %10’lara varıyor ki küresel tefeci faizinden de fazla. Üstelik bu, politik mülahazalardan, siyasi taleplerden arınmışı…
Peki, ne olacak halimiz?
Biz halimizi düzeltmedikçe daha beter olacağımız kesin. Bu yüzden; mademki seçimden önce enflasyonla kapsamlı mücadele edilemeyecek, o halde hiç değilse fiyatları daha da çıldırtmayalım. Dövizi enflasyon paralelinde artıralım, aciller dışında diğer masraf kalemlerini daraltalım. Bir de kamu kesiminin doymak bilmez harcamalarına biraz gem vuralım. Olmayan itibarlarından tasarruf edelim, oluk oluk gösteriş harcamalarını kısalım, halk perişan iken araba, bina saltanatı sürmeyelim.