Daha ne kadar dibe gidilebilir? Bu soru, rejimin çocuklara ve okullara yönelik saldırısına hizmet etmek için yıllardır ter döken eğitim bakanının her gün kafasını meşgul ediyor. AKP’nin ilk yıllarında Talim ve Terbiye Kurulu Başkanı olarak gericiliğe ve küçüklü büyüklü patronlara hizmet eden profesör, daha sonra rejime dışarıdan hizmet etmişti. Hizmetleri ile çok göz doldurduğu için 2018’de bakan yapıldı.
Bakan geçenlerde yine “ara insan gücü” üzerine konuşmuş. Demiş ki, “Asıl projemiz meslek liselerini güçlendirerek üniversitedeki yığılmayı azaltmak. Üniversite öğrencisi sayısı çoksa o ülkede sorun vardır. Az öğrenci sayısı varsa başarılıdır. Herkes üniversiteye gitmek zorunda değil. ‘Okumayan çocuğu meslek lisesine göndereyim’ algısını yıkmalıyız. Dönüşümü sektörle birlikte, istihdam ihtiyacına göre gerçekleştireceğiz. Sanayici bizden nitelikli ara iş gücü istiyor. Herkes üniversiteli olmak zorunda değil.”
Bakanın sözleri, derdinin çocuklar veya gençler olmadığını çok açık olarak gösteriyor. Onun derdi, sanayiciler. Onların istekleri. Okullarda yapılacak değişiklikler çocuklar ve gençlerle birlikte yapılacak değil, elbette! Okullar sanayiciler, patronların isteklerine göre kurulacak; bakan onlarla el ele, kol kola olacak.