• ROTA
  • 9 SORUDA
  • DİKEN ÖZEL
  • GÜNÜN 11’i
  • DİKENLİK
  • AKŞAM POSTASI
  • VPN HABER
  • ENGLISH

Diken

Yaramazlara biraz batar!

  • VİTRİN
  • AKTÜEL
  • EKONOMİ
  • ANALİZ
  • DÜNYA
  • MEDYA
  • KEYİF
  • YAZARLAR
  • SANAT
  • SÜRDÜRÜLEBİLİRLİK

‘Şehitlik’ ve ‘Mehmetcik’e dair

24/06/2016 22:42


 

 

kursat bumin kelleKÜRŞAT BUMİN

[email protected]

Biliyorsunuz, yazının başlığında geçen iki sözcük ülkede ‘hararetin’ artığı dönemlerde daha da bir öne çıkar. Nitekim ülkede bugün hâkim dalga da bu iki sözcüğü iki lafın arasında mutlaka dile getirmeden yapamıyor. Bu sözcükler özellikle de ‘üst akıl’ın ve onun izinden gidenlerin dilinden düşmüyor.


Sözcüklerin-kavramların gerçek mahiyetinden sıyrılmış olarak bol keseden harcandığı bir dönemden geçiyoruz. Toplumun ve devletin önemli bölümünü ‘esir alan’ hamasi bir söylem gün geliyor, şöyle (Batı’ya seslenişte) cümleler bile kurabiliyor: “Üst akıl olarak beslediğiniz o beslemelerin tahribatları var…”  Sizi bilmem ama ‘beslemeler’ sözcüğü ile karşılaştığımda benim canım çok sıkıldı doğrusu… Nasıl sıkılmaz; her iş bitmişti de sıra o çok övünülen ve hakkında teoriler geliştirilen ‘orta sınıf’ın palazlanmaya başlamasının hemen öncesinde varlıklı ailelerce ‘evlat edinilip’  boğaz tokluğuna çalıştırılan ‘beslemeler’i de ‘ideolojik savaş’ın malzemesi yapmaya mı gelmişti? Ne kadar incitici (ve de merhametsiz) bir söylem bu böyle…

Fotoğraf: DHA

Fotoğraflar: DHA

Neyse, biz dönelim ‘şehitlik’ ve ‘Mehmetcik’ meselesine: Şehit-şehitlik kavramının kaynağının ulus devletten çok önceden başlayarak ‘din’ olduğu muhakkak. Burada söz konusu olan ‘din’ de tabii ki sadece İslam değil. Bu kavramın Yahudilikten başlayarak özellikle Hıristiyanlık çerçevesinde doğup geliştiği,  Katolik Kilisesi’nin ‘Aziz Etienne’den başlayarak düzenlediği ‘şehitler listesi’ herkesin malûmu. (Yeri gelmişken, Katolik Kilisesi’nin şehitlerinden olan Jeanne d’Arc’ın günümüzde Fransa’da aşırı sağ partinin kurucusu Le Pen’in himayesi altında olduğunu da belirtelim.)

‘Şehit-şehitlik’ kavramının giderek nasıl  ulus devletlerin himayesine ve giderek tekeline girdiğini de biliyoruz. Vatan toprağının ‘şüheda’ kanıyla ‘yoğrulduğu’ tekrarının ya da ‘Toprak eğer uğrunda ölen varsa vatandır’ ethosunun dünyaya hakim olması bu dönemde gerçekleşiyor. Tahmin edileceği gibi bu dönem, devletin milleti cepheye sürebilmesi amacıyla komutanların “Size savaşmanızı değil ölmenizi emrediyorum”  türünden emirler yağdırdığı yıllardır. Milletin cepheye sürülebilmesi için dinlerin de –tabii ki– yardıma çağrılması unutulmadan.

Milletin cepheye sürülebilmesi, tabii ki, yine bir ulus-devlet icadı olan ‘zorunlu askerlik’ sayesinde gerçekleşmiştir. Sosyolog Pierre Birnbaum, ‘milletin devletleştirilmesi’ olarak adlandırdığı bu dönemi Fransız Devrimi ile başlatıyor. Devrim’in 1793’de ihtiyacı olan 300 bin askeri toplayabilmesi için ilan ettiği seferberlik, günümüze kadar gelen ‘her yurttaşlar bir askerdir’ anlayışının doğum tarihidir.

asker cenaze2

Biraz daha ilerleyelim: ‘Batı’ olarak adlandırdığımız diyarın ulus devletleri birinci ve ikinci dünya savaşında  insanlık tarihinin o güne kadar şahit olmadığı sayıda ‘şehit’le karşılaşınca, adına ‘savaş’ denilen bu insan kıyımlarının önüne nasıl geçebileceklerini düşünmeye başladı. Nitekim bizim sürekli söz dalaşı yaptığımız AB, Avrupalıların bundan böyle birbirini boğazlamasının önüne geçmek amaçlı bir birlik değil miydi? (Batı’nın ‘kendi içinde’ savaşmaktan vazgeçtiğinden söz ederken savaşları bambaşka diyarlara taşıyan günahkarlığını unutuyor değiliz tabii ki…) Üst üste yaşanan iki savaşta milyonlarca insanın ölmesi bu diyarda en radikal biçimiyle içinde ‘pasifizm’i de barındıran savaş karşıtı toplumsal bilincin doğmasına ve gelişmesine neden oldu. Dolayısıyla ‘şehitler ölmez’ şiarının ‘devlet dili’nin bir icadı olduğu daha çok anlaşıldı.

‘Şehit-şehitlik’ sözcüklerinin mütemmim cüzü olan ‘Mehmetcik’ten biraz söz edelim: “Her yerde, her zaman söyledim, burada da söylüyorum, siz Mehmetçiksiniz, yani küçük Muhammed. İslam dünyasında hiçbir yerde askerine Mehmetçik adını veren bir başka ülke yoktur. Ecdadımız o kadar önemsemiş, o kadar sevmiş ki, askerimize küçük Muhammed anlamında Mehmetçik demiş. Onun için de şu anda birçok şehit veriyoruz ama bilesiniz ki toprağı vatan yapabilmek ancak şehitlerle mümkündür. Aksi takdirde hangi arazinin imar görmesi oradaki bazı işlemlere tabidir. Bu toprakların da vatan olması şehit kanlarıyla yoğrulmasıyla mümkündür.”

Birden fazla  problemli ifadelerle  karşı karşıya olduğumuz muhakkak. ‘Mehmetçik’ sözcüğünün etimolojisine  girmeden –tabii ki- şu tespit:  “… ama bilesiniz ki  toprağı vatan yapabilmek  ancak şehitlerle mümkündür. Aksi takdirde hangi arazinin imar görmesi oradaki bazı işlemlere tabidir….”  Sizce de şaşırtıcı değil mi? ‘Bir arazinin imar görmesi’nden süratle ‘şehit kanlarıyla yoğrulan’ vatana geçiş!  Okuyanın-duyanın “Burada da mı imar faaliyetleri!” dememesi mümkün mü?

asker-cenaze

‘Mehmetcik’ sözcüğünün  etimolojisine ilişkin fasıla gelince: Ecdadımızın  askerini ‘Küçük Muhammed’ anlamına gelen ‘Mehmetcik’ diye adlandırdığını kim söylemiş? Hangi tarihçi, hangi dilbilimci , hangi bilirkişi? Oysa –tam tersine– fazla emek istemeyen bir küçük araştırma, ‘Mehmetcik’in yakın tarihin bir icadı olduğunu kolaylıkla ortaya koyacaktır. Yani, ‘Mehmetcik’ de ulus-devlet inşa sürecinin bir ürünü olmasın? ‘Asker ocağı’nın ‘peygamber ocağı’ olarak adlandırılmasının açıklaması da bu sürece bağlı  olmasın? (Ali Bulaç, “Peygamberin asker ocağı yoktu; ordu savaş zamanı bir araya gelirdi” diyordu.)

Şiirlerinde ‘şehitler’e çok yer ayırmış şairlerin başında gelen Mehmet Akif Ersoy’un ‘Mehmetçik’ sözcüğünü  kullanmaması dikkate değer değil mi? ‘Mehmetçik’  sözcüğünü Atatürk’ün kullandığı da şüphelidir. Atatürk 1934’de (Çanakkale) Gelibolu’yu ziyaret eden ‘yabancı şehit’ yakınlarına hitap ederken ‘Mehmetçikler’ mi yoksa ‘Mehmetler’ sözcüklerini kullanmıştır? ‘Mehmetçik’ sözcüğü henüz tedavülde olmadığına ve metinde ‘Coniler’den de söz edildiğine göre, ‘Mehmetler’ demiş olsa gerek.

Yazıyı, bağlamından uzak olmadığını düşündüğüm iki hatırlatma ile noktalayayım:

  • Şebnem Korur Fincancı, Erol Önderoğlu ve Ahmet Nesin ‘terör örgütü propagandası’ suçlamasıyla tutuklandı. Fincancı, cezaevinde ‘tecrit’e kondu.
  • DTP Şırnak yöneticisi Hurşit Külter’den 29 gündür haber yok…

Filed Under: Agora

Tüm yazılar: Kürşat Bumin

SON HABERLER

İtalyan Alplerinde buzul kütlesi parçası koptu: Altı ölü, dokuz yaralı

İtalyan Alplerinde, dün gece buzul kütlesinin kopması sonucunda en az altı … Devamı...

Binali Yıldırım sahnede Murat Dalkılıç’ın boşluğunu doldurdu, ‘kulakların pasını sildi’

AKP Genel Başkanvekili Binali Yıldırım, Erzincan'daki festivalde Murat … Devamı...

Ankara’nın seğmen kıyafeti tescillendi

Ankara Büyükşehir Belediyesi, Türk Patent ve Marka Kurumu'na başvurarak … Devamı...

Yapay zeka suçun işleneceği yeri önceden tahmin edebildi

ABD'de suç oranlarını ve yerini tahmin edebilen yapay zeka modeli … Devamı...

Türkiye, Haiti devlet başkanı suikastının zanlısını iade etmedi

Türkiye, Haiti Devlet Başkanı Jovenel Moise suikastına karıştığı iddiasıyla … Devamı...

Özdağ’ın ‘iç savaş’ çıkışı İçişleri’ni kızdırdı: Suç duyurusunda bulunacağız

İçişleri Bakanlığı Sözcüsü İsmail Çataklı, Zafer Partisi Genel Başkanı Ümit … Devamı...

170 yıldır göz önündeydi; yeni keşfedildi

Britanya'daki Kraliyet Botanik Bahçesi Kew'da, 170 yıldır 'göz önünde' olan … Devamı...

Boğaziçi’nde tepkiden çekinen ‘kayyım’, mezuniyete katılmadı, odada ödül dağıttı

MEHMET BARAN KILIÇ @MehmetBaranKl [email protected] Boğaziçi … Devamı...

Banka karlarını coşturan tahvile Merkez’den ‘müdahale’ geldi

Merkez Bankası (MB), TÜFE endeksli kıymetlerin iskonto (indirim) oranını … Devamı...

Elliot Page paylaştı: Pasaport fotoğrafımı seveceğim hiç aklıma gelmezdi

Oyuncu Elliot Page Instagram'dan çoğu kişinin kimsenin görmesini … Devamı...

Erol Evgin ile ‘parmak basan’ın eşitliği
Başaramayınca kuduruyorlar

Ara

DİKEN’İ TAKİP EDİN

Osman Kavala 1706 gündür hapiste

YAZARLAR

Oyun büyük yeğen

Bahadır Kaynak

Neden bu kadar öfkeliyiz?

Psk. Dr. Feyza Bayraktar

Sedat Peker meselesi ve içine düştüğümüz sefalet

Levent Gültekin

Türkiye demokrasisinde siyasetçilerin halktan uzaklaşmaması mümkün mü?

Murat Sevinç

AKP neden oy kaybediyor?

İhsan Dağı

Cüneyt Arkın’ın ardından: Baş ucundaki ekmeğe bakarak uyumak

Azime Acar

Başka bir Cüneyt Arkın: Oğlum, İkinci Yenicilerle düştük kalktık biz gençliğimizde

Mustafa Dağıstanlı

GÜNÜN 11’İ

Arif Kızılyalın: Görünen o ki altılı masa artık tüm konularda anlaştı

Hasan Basri Yalçın: NATO’nun içi boşalacak gibi duruyor

Mustafa Karaalioğlu: Son anda bir mutabakatsızlık enerjiyi alıp götürebilir

Can Ataklı: Cumhurbaşkanlığı helikopteri AKP’li yöneticiler için dolmuş görevi yapıyor

Rahmi Turan: İktidar, hala ‘Durumu bizden başka kimse düzeltemez’ havasında

Murat Muratoğlu: Neden sendikalar var?

Şeref Oğuz: Asgari ücret enflasyonu azdırır

Aziz Çelik: Asgari ücretin 1970’lerdeki düzeyi korunsaydı

Remzi Özdemir: Politikacılar ortaya çıkıp enflasyon bütün dünyanın sorunu diyecekler

İbrahim Kahveci: Asgari ücrete zam yapılmasının tek nedeni var

Alaattin Aktaş: Bir iktisat teorisini daha alt üst etmeyi başardık!

Mandalar günün dört saatini nehirde geçiriyor: Amaç süt verimini artırmak

Yeni Zelanda tartışıyor: Nereye s*çacaklar?

Yanlışlıkla hesabına maaşının 330 katı yatan işçi kayıplara karıştı

Kırşehir’in ‘koku vadisi’ ziyaretçilerini bekliyor

Ödünç aldığı oklarla beş madalya kazandı

Hakemden hakeme yeşil sahada evlenme teklifi

Ölmeden önceki son dileği gerçek oldu: Atıyla, kaldığı merkezin bahçesinde buluştu

Beş kez ikiz babası oldu: Çocuklarını yalnız büyütüyor

Konser için 7 bin 700 kilometre yol kat ettiler; iptal edildi

  • VİTRİN
  • AKTÜEL
  • EKONOMİ
  • ANALİZ
  • DÜNYA
  • MEDYA
  • KEYİF
  • YAZARLAR
  • SANAT
  • SÜRDÜRÜLEBİLİRLİK
  • AGORA
  • DİKEN’E TAKILANLAR
  • BİRİNCİ SAYFALAR
  • GÜNÜN 11’i
  • AKŞAM POSTASI
  • BU GAZETE…
  • DİKEN 5 YAŞINDA
  • KÜNYE
  • İLETİŞİM
  • E-mail
  • Facebook
  • Google+
  • Pinterest
  • RSS
  • Twitter
  • Vimeo
  • YouTube

"Genç gazeteci arkadaşlarıma! Bu meslek yorucu bir meslektir. Ama, insan büyük bir zevkle çalışır. Kalemine daima efendi kal, uşak olmamaya gayret et. Mecbur kalırsan kır, sakın satma." Sedat Simavi