Son BM raporu iki önemli noktaya işaret ediyor. Bunlardan birincisi, İdlib’de bugün sahaya, şeriat yasaları uygulayan, kendi “sözde hükümeti”ni çalıştıran, vergi toplayan, akaryakıt ticareti yapan, insani yardımların dağıtımına müdahale eden bu örgütün hâkim olmasıdır.
İkinci nokta daha kritik. HTŞ, İdlib’deki tek aktör değil. Bu grubun önümüzdeki dönemde göreceli olarak ılımlı bir çizgiye çekilebileceği yolunda pek çok söylem işitmek mümkün. Bu yönde adımlar atılsa bile, El Kaide’ye bağlılığını koruyan Huraseddin ve ayrıca dışarıdan gelmiş olan Çeçen, Özbek ve Uygur kökenli radikal cihatçı grupların ne olacağı şimdiden ciddi bir soru olarak asılı duruyor karşımızda.
Önümüzdeki yıllarda Türkiye’yi Hatay sınırının hemen bitişiğindeki İdlib’de çok zor soruların beklediğini söylemeliyiz.