Vurgulanması gereken nokta, yaralı olan çocuklarını görmek üzere hastaneye giden ama burada saldırıya uğradığı için hayatını kaybeden baba Esvet Şenyaşar’ın ölümü üzerindeki perdenin de henüz kalkmamış olmasıdır. Bunun nedeni, hastanedeki olaylarla ilgili yürütülen soruşturma üzerine konmuş olan gizlilik kararıdır.
Bu çerçevede 14 Haziran 2018 tarihinde yaralıların intikalinden sonra Suruç Devlet Hastanesi’nde meydana gelen olaylara, aradan geçen ve neredeyse üç buçuk yılı bulan süre içinde yargı tarafından henüz açıklık getirilmemiştir.
Bu olaylarda eşini ve iki çocuğunu kaybeden anne Emine Şenyaşar, geçen 9 Mart’tan bu yana her sabah oğlu Ferit Şenyaşar ile Şanlıurfa Adliyesi’nin önüne gidip, oturma eylemi yaparak eşi ve çocuklarının ölümünün aydınlatılmasını talep ediyor.
Şanlıurfa Milletvekili Fakıbaba’nın “Yüreğim parçalanıyor. Falan anne, filan anne farklı olamaz. Anne annedir arkadaşım” dediği konu budur.
Bu arada, 23 Haziran 2018 tarihli yazımda yönelttiğim “Suruç’ta Hastanede Ne Oldu?” soruma en azından yargı zaviyesinde henüz bir yanıt alabilmiş değilim. Üç buçuk yıl geçmiş aradan. Yakından incelediğim 200-300 sanıklı büyük 15 Temmuz darbe davaları iddianamelerinin çoğunu savcılarımız bir yıl, hatta bazılarını daha önce hazırlamışlardı.