Son günlerdeki tartışmalarda normalleşmeye geçiş aşamasına girilirken Bilim Kurulu’nun zemin kaybetmeye başladığı görüşünün sıkça kayda geçirildiğini söylemek mümkün.
Son haftalarda Bilim Kurulu’nun yetki alanının karar vericilere ‘tavsiyede bulunmak’la sınırlı olduğu vurgusunu başlangıç dönemine kıyasla daha sık duymamız da belki bu çerçevede değerlendirilebilir.
Karşımıza çıkan tablo aslında normalleşmeye geçiş döneminin yönetiminin COVID-19’la ilk mücadele dönemi kadar önemli olduğunu gösteriyor.
Türkiye’nin önündeki temel soru, normalleşmeye geçiş ile virüsle mücadelede disiplini koruma ihtiyacı arasındaki dengenin nasıl tesis edileceği, bu sürecin ayarlarının nasıl tutturulacağı meselesinde yatıyor. Bilim Kurulu’nun her şeye rağmen karar alma mekanizması içindeki ağırlığını güçlü bir şekilde koruyabilmesi, bu dengenin sağlanması ve geçiş döneminin en az zararla atlatılabilmesi açısından elzemdir.