Gencecik bir meslektaşımızı daha kaza görünümlü cinayette kaybettik. Tükenmeye ve intihara sürüklenen, birkaç gün ardından ağıtlar yakıldıktan sonra dayatılan kölelik koşulları beyin kıvrımlarımızın en derinine itilip incecik bir sızıyla gündeliğin ağırlığına boyun eğen ve sonunda topraklarından edilen, gidip görece insani koşullarda çalışmanın türlü yollarına savrulan meslektaşlarımızı yitirmeye devam ediyoruz.
Nöbetin 35. saatinde yüzünde gülücüklerle hastayı karşılamadığında, kendisinden esirgenen şefkati hastasına yansıtamadığında işittiği hakaret ve tehditleri beyaz kod verip bildirirse gelen polislerin şiddeti meşrulaştıran arabuluculuk çabalarına maruz kalmaktan, bazen görevi gereği gelip ifadesine başvurması gereken polis gelmeyip onu karakola davet etmişse haklarını bilemediği için o 36 saatin ardından sürüklenerek karakola gitmekten, idarenin tehditle yetinmeyip de şikayet de eden hasta için istediği savunmadan arta kalan zamanlarında son çıkan bilimsel yayınları takip etmesini beklediğimiz, nöbetleri daha sık tutmak pahasına dişinden tırnağından artırıp, bazen kredi çekip binlerce liralık kongrelere katılması için zorladığımız, hayatlarına el koymaktan zerre suçluluk duymadığımız o gençler artık tükendi.