• SANAT
  • 9 SORUDA
  • DİKEN ÖZEL
  • GÜNÜN 11'i
  • DİKENLİK
  • AKŞAM POSTASI
  • SPOR
  • VPN HABER

Diken

Yaramazlara biraz batar!

  • VİTRİN
  • AKTÜEL
  • EKONOMİ
  • ANALİZ
  • DÜNYA
  • MEDYA
  • KEYİF
  • YAZARLAR
  • SÜRDÜRÜLEBİLİRLİK

Sanat firarileri: Yazarlıktan dansçılığa, küratörlükten fabrikatörlüğe

07/12/2018 16:37

GÜLBEN ÇAPAN

gulbencapan@diken.com.tr

@istanbulartsnob

Geçtiğimiz günlerde Türkiye’nin genç heykeltıraşlarından Tuğberk Selçuk’un alışılmamış sergi konseptini Türkiyeli sanatseverlere sunduğu bir açılıştaydık. Sergi mekanı ‘Fırın at the Cemetery’ adlı, Levent’te mezarlığın karşısında boş bir binanın en üst katında yer alan gece kulübündeydi. Selçuk’un heykelleri mekanın dört bir yanına konumlandırılmıştı. Yanar döner ışıklı sahnedeyse, dansçılar şovlarıyla bir sergi mekanının nasıl bir çağdaş sanat performansına dönüşebildiğini kanıtlıyordu.

Sanat yazarlığından direk dansçılığına

Tuba Parlak (Fotoğraf: Naz Güler)


O gece birçok açıdan çağdaş sanat adına bir dönüşüm ve yeni tanımlamaların yapılabileceği bir geceydi. Ama sahnede en son gösteriyi yapan biri vardı ki benim bu yazıyı kaleme almama sebeptir.

O gece Murat Pilevneli’nin, “Istanbul Art News’un ilk sayılarını birlikte çıkarttık, çok başarılı bir gazetecidir” diye söz ettiği bu isim, gazeteci ve sanat yazarı Tuba Parlak’tı. Tuba, çok başarılı olduğu gazeteciliği bırakmıştı; yerine bir o kadar başarılı olduğu ve hayali olan ‘pole dancing’ (direk dansı) mesleğine geçiş yapmıştı. Bu kez bir sergi açılışında sahnedeydi ve büyüleyiciydi.

“Ben sanat yazarlığı, gazetecilik ve yayıncılık olarak toplamda sekiz sene çalıştım. Bırakma sebebim birazcık koşullardı. Yani zaten sanat yazarlığı maddi açıdan bakınca ısrarcı olabileceğiniz bir meslek değil. Sizin de gayet iyi bildiğiniz gibi insanlık dışı çalışma saatleri, mesela günlük gazetelerde haftada altı gün mesai, türlü adam kayırmacılık, bezdiri, her türlü rezilliğin olduğu bir sektör medya. Zaten bu kadar zayıf noktaları olan bir sektör olduğu için Tayyip Erdoğan’ın da sektörü yerle yeksan etmesi bir o kadar kolay oldu” diyor Tuba.

Yeni mesleğinden ise şöyle bahsediyor: “Şu an yaptığım ‘pole dance’ çok uzun yıllar yapmayı düşündüğüm bir spordu. Ben çok küçük yaşta jimnastikle spora başladım. Eğitim hayatım boyunca ve sonrasında spor hep hayatımda oldu. Çok sporla ilgilendim, savaş sanatından tutun voleybola kadar her şeyi deneyimledim. ‘Pole dance’ en son yaptığım spor diyebilirim. Zaman içerisinde eğitmen oldum. O dönemde de bu spora olan ilgi artmıştı ve dersler vermeye başladım. Bu işe başlarken asla ‘Bir gün profesyonel olurum’ diye düşünmedim. O amaçla başlamadım yani.”

Sanat yazarlığına geri dönmek gibi bir isteği olup olmadığını sorduğumdaya şunları söylüyor: “Mevcut koşullarda dönmek gibi bir isteğim yok. Bu koşulları herhangi bir eski çalışanın özleyebileceğine ihtimal vermiyorum. Ücretler de adamına göre zaten. Eğer birinin adamı değilseniz, üç kuruşa talimsiniz. Ücret ve çalışma saatleri insani olursa, ideolojik olarak da kendimi ait hissedebilirsem belki düşünebilirim ama bu koşulları sağlayabilecek hiçbir yayın yok. Ben, çalıştığım medya grubunda, bir buçuk sene şiddetli mobbing gördüm. 30 yaşımdan sonra kistik akne sorunuyla tanıştırdılar beni. Oradan çıkınca önce kendinizi tedavi etmeniz gerekiyor bir kere, normal yaşama dönmek için. Bu da zaman alıyor.”

‘Pole dancer’ olarak sanat yazarlığından daha çok kazanıp kazanmadığını soruyorum: “Elbette ki daha çok kazanıyorum!” 

Küratördü, şimdi fabrikatör

Bir diğer sanat firarisine geçiyoruz. Küratörlüğü ve sanat yazarlığıyla bilinen, sektörde birçok koleksiyonere danışmanlık veren bir isimdi Özlem Ünsal. Çok değil, birkaç aydır sanata mesafesi onu aile işi zeytinyağı sektörüne yöneltmiş. Bugün Ünsal haftanın birkaç gününü İzmir’de fabrikada geçiriyor ve 1895 yılından beri ailesinin yönettiği şirketi yeni nesle taşıyabilmek için, yurt dışı ihracatıyla beraber markalaşma sürecinde çalışıyor.

Söz Ünsal’ın: “Hayatımın yarısından fazlası sanat eğitimi ve bu işin içinde çalışmakla geçti. Fakat şu an Türkiye’nin içinde bulunduğu ekonomik durum, değişimin hızlılığı ve piyasanın giderek küçülmesi sanat sektörünü çok etkiledi. Ben ilk sektöre girdiğimde, sanat çok büyüyen, güçlenen bir ortamdı. Yeni keşif dediğimiz sanatçı bile çok az artık çünkü sanatçı da zor üretiyor. Hatta ‘established’ dediğimiz sanatçılar bile limitli medyumlar kullanarak iş ürettikleri için işler de zayıfladı eskiye oranla. Sadece daha ucuz maliyetli işler üretilmeye başlandı. Benim noktamdaki insanlar için heyecan veren sanatçı, mekan ve proje yok. Sponsorlarla eskiden 50 bin TL konuşurken 10 bin TL için zor sponsor buluyoruz. Her şeyin kalitesi gitgide düşüyor, eski tadı tuzu olmayan işler çıkıyor. Dolayısıyla aile işi zeytinyağı işine ailemin benden yardım talep etmesiyle başladım. Şu an zeytinyağı işinde ihracat tarafıyla ilgileniyorum. Ama bu demek değil ki sanattan tamamen koptum. Zeytinyağı işini büyüttükçe, buradan elde ettiğim gelirle yine sanata yatırım yapmak ve non-profit bir sanat mekanı kurma hayalim var.”

Yoga, transandamtal meditasyon ve nefes terapistliği

Galeri direktörlüğü yapan, sonrasında sanat danışmanlığı görevini yürüten Melis Terzioğlu ise son zamanlarda yogayı profesyonel anlamda yapanlardan. Hatta sanat mekanlarında yoga dersleri veriyor, sanat sektörünü terk etmese de yogayla paralel bir yaşam sürdürüyor: “Yogaya 2013’ün sonlarında başladım. 200 saatlik temel eğitimim bittikten sonra da aklımda ders vermek yoktu; ta ki 300 saatlik eğitimi de almaya karar verip eğitim aldığım stüdyoda staj dersi vermeye başlayan kadar. Sonrasında da ders vermeye başlamam kendiliğinden gelişti. Sanat danışmanlığı ise hala hayatımın merkezinde duruyor. Sonuçta o benim mesleğim. Maddi olarak sanat maalesef yetersiz. Ama açıkçası şu anda yoga dersi vererek de pek bir gelir elde etmediğim için, ikisini daha ziyade birbirlerini manevi anlamda tamamlayıcı olarak görüyorum.”

Hürriyet Daily News sanat yazarı, Hatice Utkan Özden de yeni bir mesleğe mecbur bırakılanlardan. Sanat yazarlığına devam ediyor olsa da, o artık profesyonel bir transandamtal meditasyon uygulayıcısı. Kısaca TM deniyor: “İlk önce meditasyon ve reiki gibi ekollerin eğitimini aldım. Sonra, kişisel gelişim uzmanıyla tanıştım. Bana yurt dışı sertifikalı kurslardan bahsetti ve hepsinin eğitimini aldım ve şu an profesyonel olarak koçluk yapıyorum. Ayrıca sanat yazılarımın derlendiği bir kitap da çıkarıyorum.

Bu işlere yönelmekte maddi kazancın yetersizliği etken oldu mu diye sorduğumda, “Tabii ki de sanat yazarlığından maddi bir kazanç beklemek saçma olur zaten” deyip gülüyor Özden.

Bir diğer sanat yazarı Hande Oynar’ın da nefes terapistliğine geçiş yaptığını öğrendim. Kendisinin bu konuyu doğruladığını belirtmek isterim.

Ve bendeniz

Son olarak uzun yıllardır gazetecilik ve sanat yazarlığı yapan bendeniz de artık Far’n Away turizm şirketiyle yaptığım bir işbirliği sayesinde sanat rehberliğine başladım. İlk turumuz 2019 Şubat sonu Madrid’e ARCO fuarına olacak.

Tuba Parlak sayesinde yazmaya karar verdiğim bu yazıda birçok arkadaşıma ve kendime de yer vermek durumunda kalmak üzücü mü sevindirici mi bilemedim. Bu kadınların ortak özelliği hepsi sanata aşık ve hepsi işini aşkla yapıyor(du). İyi eğitimli, yetenekli ve mesleğini aşkla yapan bunca kadının başka mesleklere yönelmesi bir özgürlük olsaydı, birçoğu ucundan köşesinden hala sanatsal faaliyetlerine devam ediyor olmazdı ya da şartlar düzelince devam etmeyi düşünmezdi.

Unutmamak gerekir ki aşkın da aşkla yapılan işin de kaderi aynıdır. Her ikisi de elbet bir gün biter…

Kategori:Sanat

SON HABERLER

Trump: Mevcut rejim İran'ı yeniden büyük yapamıyorsa neden değişmesin?

ABD Başkanı Donald Trump “Mevcut İran rejimi İran’ı yeniden büyük yapamıyorsa, neden bir rejim değişikliği olmasın?” dedi.

Dışişleri: Suriye'deki saldırı istikrar çabalarını hedef alıyor

Dışişleri Bakanlığı, Suriye’deki kiliseye saldırının ülkedeki istikrar ve güvenliği tesis çabalarını hedef aldığını belirtti.

İstanbul Barosu: 'Niyet okuma'yla suç isnadı, hukuk devletine aykırı

İstanbul Barosu, gazeteci Fatih Altaylı’nın tutuklanmasına tepki gösterdi: “Açıkça beyan edilmemiş düşünceler üzerinden ‘niyet okuma’ yoluyla suç isnadında bulunulması, hukuk devleti ilkesine açıkça aykırıdır.”

ÇHD: Trans Onur Yürüyüşü'nde 50'den fazla kişi gözaltına alındı

Çağdaş Hukukçular Derneği (ÇHD) İstanbul Şube, ‘Trans Pride’ kapsamında basın açıklaması yapmak isteyen 50’den fazla kişinin gözaltına alındığını duyurdu.

Sessiz çöküş: Anoreksiya nervoza

Anoreksiya nervoza, görünüşte bir kilo kontrolü çabası. Gerçekteyse, insanın dünyayla ilişkisini yeniden kurmaya çalıştığı radikal bir yöntem

Ne okusak: Üç kitap önerisi
Ne izlesek: Dört film önerisi

Ara

DİKEN’İ TAKİP EDİN

Osman Kavala 2 bin 791 gündür hapiste

YAZARLAR

Sessiz çöküş: Anoreksiya nervoza

Psk. Dr. Feyza Bayraktar

İlke mi, kural mı?

Mustafa Dağıstanlı

Bir Kürt feminist Halide Dündar'ın hikâyesi

Murat Sevinç

Ofansif mizah örneği olarak birkaç anayasa maddesi

Murat Sevinç

Babalar günü bu yıl da coşkuyla kutlanmadı!

Arzu Uzunali

İnsan aynı anda iki kişiyi sevebilir mi?

Psk. Dr. Feyza Bayraktar

Roma dondurması meselesi

Elvan Uysal Bottoni

GÜNÜN 11’İ

Ömer Faruk Bingöl: Merkez Bankası 'bekle-gör' konumuna geçerek politika faizini sabit bıraktı

Sedat Bozkurt: Özgür Özel mi var sırada?

İrfan Hüseyin Yıldız: Irak'ta kimyasal silahlar var dendi, Libya ve Suriye'nin halklarına özgürlük götürülecekti

Gözde Bedeloğlu: Hükümet, kadınların miras haklarıyla ilgili endişe yaratan yeni bir uygulamayla gündemde

Kansu Yıldırım: ABD tarafından İsrail'e sağlanan ekonomik ve askeri yardımın tutarı 310 milyar doları geçiyor

Yüksel Aytuğ: Kuzey Ege'de millet sivrisinekten akşamları burnunu evinden dışarı çıkartamıyor

Fehmi Koru: Listedeki ilk altı ülkenin hesapları görüldü sıra yedinci ülkeye -İran'a- geldi

Nevşin Mengü: İranlılar bu savaşta bir başlarına

İlber Ortaylı: Netanyahu gibi cahil bir Amerikalı velet ki buna İsrailli denemez

Zeynep Aktaş: Yatırımcı yönünü bilançosu güçlü sanayi hisselerine çeviriyor

Güneç Kıyak: İran nükleer silah üretmeye yakın olabilir mi?

  • 9 SORUDA
  • YAZARLAR
  • AKTÜEL
  • ANALİZ
  • DİKEN ÖZEL
  • DİKEN'E TAKILANLAR
  • DÜNYA
  • EKONOMİ
  • KEYİF
  • MEDYA
  • POPÜLER BİLİM
  • SANAT
  • BU GAZETE…
  • DİKEN 10 YAŞINDA
  • Künye
  • İletişim
  • Gizlilik ilkeleri
  • Çerez politikası

"Genç gazeteci arkadaşlarıma! Bu meslek yorucu bir meslektir. Ama, insan büyük bir zevkle çalışır. Kalemine daima efendi kal, uşak olmamaya gayret et. Mecbur kalırsan kır, sakın satma." Sedat Simavi

×