Okura not:
Günün 11’i, Türkiye medyasındaki görüş ve yorum çeşitliliğini yansıtmak amacıyla hazırlanmaktadır. Aşağıda özetini bulacağınız yazıya yer vermemiz, içeriğini onayladığımız ve/veya desteklediğimiz anlamına gelmez.
Ülke olarak içinden geçtiğimiz siyasi ve ekonomik kriz sadece bir yönetim krizi değil; aynı zamanda bir vizyon, bir çözüm üretme ve bu çözümleri topluma açıklama krizi. Yıllardır aynı kısır döngüye sıkışmış boş vaatleri dinlemekten yorgunuz. Toplumun önüne çıkan her siyasetçi elinde bir reçete varmış gibi yapıyor. Somut adımlar, net hedefler ve hesap verebilirlik bekliyoruz ama beklentilerimiz karşılanmıyor.
Bizi bu krizden çıkaracak ekonomik model hangisi olacak? Devlet merkezli, planlamacı bir model mi öne çıkacak? Bu durumda verimlilik nasıl sağlanacak, liyakatli kadrolar nasıl bulunacak? Otoriterleşmenin önü nasıl alınacak? Adalet sistemi nasıl ıslah edilecek? Yürütmenin yargı üzerinde etkisi nasıl kırılacak? Hâkim ve savcı atamalarında tarafsızlık nasıl garanti altına alınacak? Temel insan hakları, demokrasi ve özgürlükler nasıl güvence altına alınacak? Eleştirel düşünceye alan açmak için ne yapılacak? Göçmen politikasında nasıl bir yol izlenecek? Eğitim sistemi nasıl düzeltilecek? Siyasetin finansmanı nasıl şeffaflaştırılacak? Siyasi partilerin gelir-giderleri nasıl denetlenecek?
Demokrasinin özü budur: Hesap soran vatandaş, hesap veren siyasetçi. Türkiye’nin sorunlarının çözümü bu hesaplaşma kültürünü içselleştirmekten geçiyor. Belki bunu becerebilirsek, düştüğümüz çukurdan çıkabiliriz.