Cumhurbaşkanı olarak yemin etmesinden sonra Erdoğan’ın hızla gönlündeki Türk usulü başkanlık sistemini fiilen tesis etmekte olduğuna tanık oluyoruz.
AKP iktidarı, tıpkı askerî vesayet döneminde olduğu gibi patronaj, yani “al ihaleyi, ver desteği” ilişkileri içinde olduğu medya patronları aracılığıyla medyanın bir bölümünü tam yedeğine aldı.
Şimdi de, yine tıpkı askerî vesayet döneminde olduğu gibi, HSYK’yı yedeğine almayı başardı.
Ardından Türkiye’de sivil toplumun, şiddete ve hukuksuzluğa karşı demokrasinin en önemli kalelerinden biri olan Hizmet Hareketi’ni “terör örgütü” ilan ettirecekmiş…
Erdoğan’ın, Anayasa’yı hiçe sayarak başbakan gibi davranmayı sürdürmesiyle fiilen Türk usulü başkanlık sistemine geçtik.
Erdoğan’ın bundan sonraki hedefinin, önümüzdeki seçimlerde AKP ve destekçilerinin TBMM’de en az 330 sandalye kazanmalarını temin ederek Türk usulü başkanlık sistemini anayasayla tahkim etmek olacağına en küçük bir kuşku yok. Her şey buna göre tasarlanacak.
Başarırsa, demokrasi tam anlamıyla seçimden ibaret kalacak. Bakalım, o seçime kadar millet uyanma, eski Türkiye’ye dönüldüğünün farkına varma fırsatı bulacak mı?