Erdoğan’ın büyük rüşvet ve yolsuzluk soruşturmasıyla; kaçak yapılan ve bir israf abidesi olan “AK Saray” ile ilgili tartışmalardan dikkatleri uzaklaştırmak için sürekli olarak tepki uyandıracak beyanlarla gündemi değiştirmeye çalıştığı ortada.
Bunların sonuncusu, kadın erkek eşitliğinin “fıtrata ters” olduğuna dair laflar.
Erdoğan’ın bugüne kadar kadınlarla ilgili olarak söyledikleri bir bütün olarak ele alındığında demek istediği açık: “Kadınlarla erkeklerin yapısı farklıdır. Kadınların görevi anneliktir. Annelikten daha yüksek bir makam talep etmesinler… Gecikmeden evlenip, eve kapansınlar; en az 3, tercihan 5 çocuk yapmakla ilgilensinler…”
Erdoğan böyle düşünmekte özgürdür; böyle düşünenlerle “yola devam etmek” istemesi de kendi bileceği iştir.
Ne var ki halkın seçtiği cumhurbaşkanının sergilediği bu zihniyet, Türkiye’nin adil bir toplum olmasına da, kalkınıp gelişmesine de zıttır. Onun için ciddiye alınmalı ve eleştirilmelidir.
Kadın–erkek eşitliği açısından, ne yazık ki çok gerideyiz.
Eğer sosyal bilimlerde kanun niteliği taşıyan tek bir önerme varsa o da şu: Toplumlar kadınlara eşit hak, fırsat ve imkan tanıdıkları ölçüde kalkınmak, gelişmek imkanı bulur.
Türkiye sadece adil, uygar bir toplum olmak için değil, gelişmiş ülkeler arasına katılmak için de kadın–erkek eşitliğini sağlamak zorunda.
Ülkemizde hemen her gün bir kadın, sapık ya da Müslüman olmayan erkekler tarafından değil, kadınların eşit haklara sahip olmalarını hazmedemeyen erkekler tarafından katlediliyor.
Cumhurbaşkanı makamında oturan kişinin bunu göremiyor olması çok hazin.