Tekrarlayalım: 17 Aralık rüşvet/ yolsuzluk operasyonunun birinci yılında Fethullah Gülen Cemaatiağır yaralı durumda. Sadece devletten tasfiye edilmiyor, aynı zamanda can damarı olan sivil/toplumsal kurumlarını kaybetme endişesi taşıyor. Zira Recep Tayyip Erdoğan, özellikle ilk turda Cumhurbaşkanı seçildikten sonra Cemaat’e karşı savaşında üstünlüğü bariz bir şekilde ele geçirdi. O andan itibaren de Cemaat’e sistemli ve etkili darbeler indiriyor.
Fakat ağır yaralı olması, Cemaat’in savaşı kaybettiği veya çok geçmeden kaybetmesinin mukadder olduğu anlamına gelmiyor. Çünkü geçen süre zarfında düşmanını ağır biçimde yaralamış olan hükümetin, özellikle sürecin ilk dönemlerinde almış olduğu yaralarını tam anlamıyla kapatabildiği söylenemez.
Darbe söyleminin yetersizliği: Öncelikle siyasi iktidar, 17 ve 25 Aralık soruşturmaları sırasında dile getirilmiş olan yolsuzluk iddialarını boşa çıkarabilmiş değil. Aslında bu yönde pek bir çaba da görmedik. Daha çok, Cemaat’in tasarladığı “darbe”ye zemin hazırlamak için bu iddiaları ortaya attığı şeklindeki bir savunma öne çıktı. Yani iddialardan çok bunu kimlerin, neden ve nasıl gündeme getirdiği tartışılmak istendi. Sonuçta Cemaat’in (kötü) niyeti konusunda toplumun belli bir kesimi ikna edilmiş olsa da yolsuzluk iddiaları yalanlanmamış bir şekilde ortada duruyor. Öyle ki eski bakanların, bazı AKP’li milletvekillerinin de oylarıyla Yüce Divan’a gönderilme ihtimalinden ciddi olarak söz ediliyor.