Yeni yıldan beklentileriniz neler?
Yeni ‘yıldan’ bir beklentim yok.
Yeni yılda insanlara iyi dileklerinizi sunmuyor musunuz?
Sunuyorum: Yeni yılda herkese, hepimize sevinç, enerji ve zihin açıklığı diliyorum. Umutlu, ferah ve kazançlı bir yıl olsun…
Düğünlerde oynamam
Yani yeni yılı kutluyorsunuz?
“Yeni yılınız kutlu olsun” veya “Mutlu yıllar” demek, “Günaydın, hayırlı günler” demeye benzer. Bundan sakınmak nezaketsizlik olur. Öte yandan, hiçbir şeyi coşkuyla kutlayan biri değilim. Düğünlerde oynamam mesela.
“31 Aralık ile 1 Ocak arasında fark yok” diyenlerden misiniz?
Kimdi “Sadece vakit değişir, zaman aynı kalır” diyordu? Bence fark var. Çünkü düşe kalka da olsa ilerliyoruz. Yaşadığımız zorluklar bize aydınlanma enerjisi verir.
Orhan Veli’nin alicenaplığı
Yeni yıl kutlamanın günah olduğu görüşüne katılır mısınız?
Günahlar ve sevaplar bellidir. Yeni günahlar icat etmek, asıl günahları ve giderek ayıpları, suçları gözden gizleyebilir.
Neden bahsediyorsunuz?
Hiç… Farabi’nin dediği gibi, hepimiz mutlu olmaya bakalım. Yeni yılı kutlamayanlar da yeni yıla giriyor. Bence bu yeterince büyük bir ortak payda.
Böyle bir ‘ortak payda’nın önemi ne sizce?
Bence birbirimizi anlıyoruz aslında. Ayrımcılık klişelerini aşmak için medeni cesarete ihtiyacımız var. Orhan Veli, ona hakaret eden genç dinci yazarlara “Sevgili dostlarım” diye hitap etmişti bir yazısında. Bu yücegönüllülüğe, kalenderliğe imreniyorum.
Kedi Devrimi
Toplumdaki kutuplaşma, yılbaşını da tartışma, çatışma konusu haline getiriyor, öyle mi?
Öyle görünüyor.
İlerlediğimizi söylediniz. Hangi konuda ilerliyoruz sizce?
Kedi Devrimi yaşandı mesela.
Kedi Devrimi mi?
Evet. 2000’lerin başından günümüze, kedi seven, kedi besleyen insanların sayısı belki de 100 kat arttı. İnternetteki komik kedi videoları sayesinde, insanlarımız, kedilerin ne kadar harika olduğunu keşfetti. Dindarlar, peygamberimizin de kedi beslediği bilgisinde ayrı bir dayanak buldular. Kedileri sevdiğimiz gibi, birbirimizi de seveceğizdir.
‘Mea culpa’ hareketi
Bağnazlığa, yobazlığa, nefrete, saldırganlığa rağmen birbirimizi nasıl seveceğiz?
Immm, iki husus var: 1] Bağnazlığı artık daha hızlı ve kolay üstümüzden atabiliyoruz. Nefret etmek de yoruyor. Yani er geç uzlaşmayı becereceğiz. Barışacağız. Geçmişi unutmayı, muhatabımıza şans vermeyi, iyi gözle bakmayı öğreneceğiz. 2] Bazı furyalar oluyor. Mesela… insanlar buzlu su dolu kovayı başlarından aşağı döküyorlar. Ve bunu sosyal medyada paylaşıyorlar. ‘Challenge’ kültürü oluştu.
Challenge kültürü ile toplumsal barışın ne ilgisi var?
‘Me too’ hareketini düşünün… İtiraf sitelerini…
Evet?
Pekala birbirimizden özür dilediğimiz ve barışmayı talep ettiğimiz bir pozitif salgın da yaşanabilir. Diyelim ‘Mea culpa’ hareketi.
Mea culpa?
Latince “Benim hatam” demek. Medeni cesaretimiz yükseliyor. “Sert konuştum, hakaret ettim, haksızdım, ayıp ettim, toydum, yanıldım… benim hatam” diyeceğizdir.
Özür dilemenin iki çeşidi
Çatışma dinecek mi? Yani mesele de bu değil mi? Yeni yıl kutlayanlar mı özür dileyecek yoksa yeni yıl kutlamalarına karşı çıkanlar mı?
Özür dilemenin çeşitleri var. Bir kazadan dolayı “Özür dilerim, ayağınıza yanlışlıkla bastım, bağışlayın” dersiniz mesela. Çatışma sonrası özür, karşılıklı olur genellikle: “Size ‘gavur’ demekle abarttım, mahcubum” dersiniz. Karşınızdaki de “Ben de size ‘yobaz’ demekle hata ettiğimi şimdi daha iyi anlıyorum” der ve birlikte bir şeyler içer, birbirinizi tanımaya başlarsınız.
Bir zamanlar “Cesaretin en önemli çeşidi medeni cesarettir” demiştiniz…
Hâlâ öyle düşünüyorum. Teşekkür etmek, özür dilemek, bir şeyi birlikte kutlamak… Tüm bunları ölçülü, dengeli, kıvamlı yapabilmek… Medeni cesaretle ilgili. Ötekinin sevincinde, yaşamla bağının güçlenmesinde kendimize yönelik bir tehdit görmeyecek seviyede bir özgüvenimiz olmalı.
Shakespeare’in ‘Kurugürültü’ piyesindeki gibi
Yılbaşında alternatif kutlama yaparak Mekke’nin Fethi’ni kutlayanlar var…
Onların bu yaptıklarının doğru olup olmadığını, yıl boyu düşündüklerini sanıyorum. Yılbaşında Mekke’nin Fethi’ni kutlamak, doğrusunu isterseniz, yılbaşını kutlamaktır.
Neden?
Çünkü… yani çok bariz, Mekke’nin Fethi’yle ilgisi yok o günün. Yıldönümü değil. Mekke’nin Fethi esasen, kandiller, dinî bayramlar gibi Hicrî yıldönümünde kutlanır. Şöyle düşünün: Kurban Bayramı’nda 19 Mayıs’ı kutlayabilir misiniz? O gün özel olarak ‘alternatif’ kutlama yapmak, o güne çok fazla anlam yüklemektir. O kutlamanın bir parçası olmaktır. Kendini ona uyarlamaktır…
Sonuç olarak, yeni yıl tartışmalarını önemsemiyorsunuz…
Shakespeare’in ‘Kurugürültü’ adlı eserini okuyanlar, ne demek istediğimi anlar. Bazen… birbirine sevgi duyan insanlar, muhtelif bahanelerle kavga ederler. Birbirlerine yakın olmanın başka yolunu bulamadıklarından.