Türkiye’nin iç savaşın devam ettiği Suriye’de sürdürdüğü politikalara yönelik eleştirilerin ardı arkası kesilmiyor. Son analiz Reuters’ta Samia Nakhoul imzasıyla yayımlandı.
Türkiye’nin, 2011’de Suriye’de Beşar Esad’a karşı başlayan ayaklanmaların ‘Arap Baharı‘nın yaşandığı diğer ülkelerden farklı olduğunu anlayamadığı belirtilen yazıda, “Esad’ın diğer liderlerden farklı olarak Rusya ile siyasi, İran ve Şii müttefiki Hizbullah’la da askeri ve ekonomik işbirliği içinde’ bulunduğunun gözden kaçırıldığı vurgulandı.
Yazıda, Esad’ın, “Suriye’deki mezhep savaşı Türkiye’yi yakacak” yolundaki sözleri da hatırlatılarak şu ifadelere yer verildi: “Bu yaz, 11 yıllık başbakanlığının ve art arda üç genel seçim zaferinin ardından cumhurbaşkanlığına seçilen Tayyip Erdoğan’ın kendine güvenine rağmen, Esad’ın uyarısı rahatsız edici şekilde doğrulanmaya başladı.”
Ne AB ne Ortadoğu
Türkiye’nin dış politikasını ‘enkaz halinde‘ olarak tanımlandığı analizde, bir zamanlar Müslüman demokrasisi ve NATO müttefikleri içinde bölgesel güç olarak parlayan Türkiye’nin AB’deki imajının da döküldüğü belirtildi.
Analize göre Ortadoğu’da durum farkı değil: “Siyasi İslam’ın bölgede geri tepmesine rağmen Erdoğan’ın kendisini Arap komşularına hala ‘Sunni İslam’ın lideri’ olarak sunması da ziyadesiyle rahatsızlık yaratıyor.”
Kürtler de kızgın
Uluslararası kamuoyunun IŞİD ile YPG güçleri arasında çatışmaların devam ettiği Kobani’ye çevrildiğinin hatırlatıldığı yazıda, “Erdoğan’ın Kürt direnişçilerin yerel güçlerini pekiştirmektense IŞİD cihatçılarının Suriye ve Irak’ta kontrol ettiği alanı genişletmesini tercih eder görünmesi de bölgedeki Kürt nüfusunun beşte birini oluşturan Türkiye’deki Kürt azınlığı kızdırıyor” denildi.
Türk tanklarının Kobani sınırında ‘tembel tembel‘ oturduğu belirtilen yazıda, Erdoğan’ın “Kobani düştü düşecek” sözleri de hatırlatılarak, ‘bir halkla ilişkiler felaketi’ olarak tanımlandı. Ayrıca bu tutumun Türkiye’de 40’tan fazla ölüme neden olduğuna da vurgu yapıldı.
Mecburi koridor
Analizde Obama yönetiminin Kobani’ye havadan silah ve mühimmat yardımı yapmasının ardından Erdoğan’ın, Türkiye’nin sınırlarını Peşmerge güçlerine açmak ‘zorunda kaldığı‘ savunuldu.
Türk yetkililerin bu hamlenin IŞİD’i provoke edeceğinden edişe ettiğinin aktardıldığı yazıda, Türkiye’nin son iki yılda cihadçıların sınırlarından geçişine izin vermesiyle kurulan bağlara da dikkat çekilerek, “Türkiye’nin yaptığı hemen her şey şimdi büyük riskler oluşturuyor” değerlendirmesi yapıldı.
Erdoğan kutuplaşmayı körükledi
“Erdoğan’ın Sünniliği öne çıkararak körüklediği Türkiye’deki etnik ve mezhepsel kutuplaşma, ülkenin yalnızlığa itilmesine yol açtı” denilen analizde şu tespitte bulunuldu: “Erdoğan ve Türkiye’nin AB’den Doğu’ya yönelmesinin mimarı eski dışişleri bakanı Davutoğlu, geçtiğimiz yıl Mısır’da devrilen ve Körfez ülkelerinde yasaklanan Müslüman Kardeşler’e destek olmaya devam ediyor.”
Türkiye’nin yalınızlığının bir nedeni de ikircikli IŞİD politikasına bağlandı: Türkiye’de kimileri IŞİD’i üç bölgesel düşmana karşı bir güç olarak gördü: Esad rejimi, Şii Irak hükümeti ve Kürtler.
İki ateş arasında
Erdoğan ve AKP’nin Arap Baharı’nın liderliğini üstlenmek istediği, ancak başarısız olduğu belirtilen yazı şu ifadelerle sonlandırıldı: “Böylece, Türkiye iki ateş arasına sıkıştı: Ankara’nın Suriye politikaları nedeniyle PKK öncülüğündeki Kürt güçlerinin yeniden isyan etme ihtimali ile IŞİD’e karşı daha sert bir politikanın başta ülke gelirinin onda birinin kaynağı turizm olmak üzere ekonomiye hasar verme riski.”