Okura not:
Günün 11’i, Türkiye medyasındaki görüş ve yorum çeşitliliğini yansıtmak amacıyla hazırlanmaktadır. Aşağıda özetini bulacağınız yazıya yer vermemiz, içeriğini onayladığımız ve/veya desteklediğimiz anlamına gelmez.
Artık faiz politikası, siyasi gelişmelere göre şekillenecek. İnce bir buz tabakası üzerinde ilerleyen ekonomi, yeni şokları kaldırabilecek durumda değil. Ne yazık ki gelinen aşamada, Türkiye’nin bünyesi krizlerle baş edemiyor. Siyasi gerilim ise, her geçen gün tırmanmaya devam ediyor. Bu kaos ortamı yeni kur şoklarını körükleyebilir.
İmamoğlu krizinin patlamasıyla hem faiz hem de enflasyon hedefleri altüst oldu. Yıl sonunda her ikisinin de yüksek seyredeceğini kabul etmek zorundayız. Yüksek faiz, kur ataklarını kontrol etmek için bir kalkan olsa da ekonomiyi soğutacak, işsizliği körükleyecek. Döviz kıtlığını gidermek için çok ihtiyaç duyduğumuz yabancı yatırımcıdan da umut kesmek lazım. Yüksek faizden tatlı kâr elde etmek isteyen carry trade yatırımcıları için de cazibemiz kalmadı. Gümrük tarifelerinin yaratacağı belirsizlikler, risk iştahını iyice kaçırdı.
Yüksek faiz ortamında işsizlik artacak, iflaslar çoğalacak ve fiyatlar yükselmeye devam edecek. Maaşların erimesi, alım gücünü daha da düşürecek. Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, “Dezenflasyon programını uygulamakta kararlıyız. Piyasa oynaklığı, beklentilerde bir miktar bozulmalara yol açmış olabilir ama hedef aralığında kalacağız” dedi. Piyasaları altüst eden bu tablo karşısında ‘bir miktar bozulma’ pek naif bir tabir oldu ama, yine de bir itiraf. Yerli ve milli kemer sıkma programının artık sadece adı kaldı.