Okura not:
Günün 11’i, Türkiye medyasındaki görüş ve yorum çeşitliliğini yansıtmak amacıyla hazırlanmaktadır. Aşağıda özetini bulacağınız yazıya yer vermemiz, içeriğini onayladığımız ve/veya desteklediğimiz anlamına gelmez.
Döviz kurlarını kontrol etmenin bedeli ve yüksek faizler enflasyona yansıyacak. Etiketlerdeki fiyatlar hızla değişmeye başlayacak. Aynı ürünü, aynı fiyata bir kez daha bulmak neredeyse imkansız hale gelecek. Dar gelirlilerin cebi, enflasyonu giderek daha ağır hissetmeye başlayacak. Şimşek, “Koşullar, Merkez Bankası’nın kuru önemli ölçüde yönettiği bir süreç gerektiriyor” diyor. Ama faturayı söylemiyor. Oysa 19 Mart’tan bu yana doları kontrol altında tutabilmek için 50 milyar dolar gitti. Belli ki; dövizi tutmak için daha büyük bedeller ödemeye devam edeceğiz.
İki aydır yaşadıklarımız, ekonomi yönetiminin, rasyonel planlamadan çok, siyasi hesapların gölgesinde şekillendiğini bir kez daha gösterdi. Ekonomik programın “yatırım yağıyor” bölümü bitti, “dilekler ve temenniler” bölümüne geçtik.
Peki tüm bunları niye yaşadık? Elbette ki, siyasi ikbal için yaşadık. Vaziyete bakarsak, siyasi ikbal için daha büyük bedeller ödeyeceğiz.