Okura not:
Günün 11’i, Türkiye medyasındaki görüş ve yorum çeşitliliğini yansıtmak amacıyla hazırlanmaktadır. Aşağıda özetini bulacağınız yazıya yer vermemiz, içeriğini onayladığımız ve/veya desteklediğimiz anlamına gelmez.
Şimşek politikalarıyla geçirilen 23 ayın sonunda elimizde yüksek faiz, yüksek enflasyon ve güçlükle tutulan kurdan başka bir şey yok. Şimşek ‘programı’ nasıl sona erecek, göreceğiz. Programın ömrünü kısa bir süreliğine de olsa uzatmanın sadece iki yolu kaldı: Faizleri daha uzun bir süre daha yüksek bir seviyede tutarak bir iflas-işsizlik dalgası yaratıp ekonomiyi bir resesyona sokmak ya da siyaseten önemli bir yumuşama hamlesi ile döviz çekmeye çalışmak. İktidarın bu iki seçeneği de tercih etmesi siyaseten mümkün görünmüyor. Sınırlarına dayanan Şimşek ‘programı‘ yerine koyabilecekleri yeni bir ‘program’ da şu ortamda mevcut değil.
Böylesi bir döneme girilirken muhalefetin en büyük eksikliği, geniş kesimlerin ihtiyaçlarına yanıt verecek alternatif bir ekonomi programı olmaması olarak göze çarpıyor. 2023 seçimlerine gidilirken altılı masanın vadettiği politika çerçevesi Şimşek ‘programı‘nın bir benzeriyken bugün de halen ülkeye “Demokrasi gelirse yabancı sermaye de gelir” yaklaşımının ötesine geçilememiş durumda.
Kısacası ekonomiyi ve özellikle de geniş emekçi kesimleri oldukça zor ve tehlikeli bir dönem bekliyor. Güçlü ve birleşik bir mücadele hattı ortaya çıkmadığı sürece fırtınadan en çok zarar görecek olan yine ücretli çalışanlar olacak.