Haysiyeti saldırıya uğramış, kutuplaştırılmış bir toplumun geleceğe uzanması beklenemez. Bu durumdan çıkarı olanlar vardır elbette. Toplumu ancak kutuplaştırarak ve nefretle yönetebilenler dünyanın her yerinde çıkar. Ancak böyle yönetimlerin huzur ve refaha ulaştırabildikleri bir örnek bile yok.
Önümüzdeki seçim aynı zamanda bir haysiyet seçimi. Kendini gerçekleştirebilen, dayanışabilen, hak ve özgürlükleri tam, birbirine güvenen bir toplumun önünü açmak için elimizdeki belki de son imkân.
Bizimki gibi iktidarlar kitleleri travmaya uğratarak yönetimlerini sürdürebilir. Son senelerde yaşadıklarımızı oturup bir kâğıda sıralayarak yazmayı deneyerek, memleket olarak başımıza ne geldiğini daha iyi kavramak mümkün.
Sayın Erdoğan haklı. Adalet için yüzlerce kilometre yürünmüş, Cumhuriyet tarihinin en büyük mitinglerinden birinde adalet özlemi haykırılmış. Demek ki bir zulüm var.
Sayın Erdoğan haklı. Yeni dönemde daha fazla demokrasi, daha güçlü hukuk devleti, daha geniş özgürlükler ve bağımsız yargıya ihtiyaç sonsuz.
Sayın Erdoğan iktidarı neden kaybedeceğini açıkça dillendirmiştir.
Bütün bu olanların, içinden geçtiğimiz ekonomik buhranın da sebebi olduğu hesaba katılırsa sayın Cumhurbaşkanı’nın teşhis gücünü alkışlamamak elde değil.
Teşhis doğru. Tedavinin yolu ise olabilecek en geniş ittifakla demokrasiyi kurmak.