Şimdi çakma Çin modelini yeni keşif gibi sunanlar bu gerçekleri önemsemezler, öğrenmek de istemezler. Zaten faizi bir inanç konusu olarak algılayan ve itiraz kabul etmeyen birinin ihtiyacı da yok bütün bunlara. İzlenen yanlış politikalar nedeniyle ekonomi derin bir çıkmaza sürüklenince çakma bir çözüm formülü icad edip “Çin modelini deniyoruz”, dersin olur biter. Gerçek olan ise, her taşın altında bir “darbeci” arayan mevcut iktidarın, 12 Eylül askeri yönetiminin uyguladığı politikayı Çin modeli diye yutturmak istemesi.
Çin 1980’lere girerken kapitalizmin bazı temel ilkelerini benimseyerek özel ellerde sermaye birikiminin yolunu açınca 20 yıl içinde tarihin en çarpıcı ekonomik dönüşümlerinden birini gerçekleştirdi. Batı dünyası da bu atılıma sermaye, teknoloji ve know how desteğiyle büyük katkıda bulundu. Çin ekonomisnin son 20 yılda 77 kat büyüyerek ABD ekonomisine rakip hale gelmesinde, Çin’in Batı’nın bilgi ve deneyim birikiminden azami ölçüde yararlanmasının, bilim ve teknolojiye öncelik vermesinin de büyük payı var.
‘Çin modeli’ denince önce bu özellikler geliyor akla. Şimdi Türkiye’yi yöneten anlayışın Çin’in bu yaklaşımından ne kadar uzak olduğunu, Batı düşmanlığını körükleyerek kendi çapsızlığını dış düşmanlar edebiyatıyla örtmeye çalıştığını ise cümle alem biliyor.
Bu komedinin nereye varacağını ben de merak ediyorum açıkçası.