Hükümet Gezi protestolarından tutun da Kobani çatışmalarına kadar her şeyi ama her şeyi bu ‘paralel yapının’ sırtına yükleyebiliyor.
Devlet içinde sınırsız bir tasfiye ve kadrolaşma imkânı kullanabiliyor.
Kafasını kızdıran gazeteleri; şirketleri, bireyleri vergi denetimlerine alabiliyor.
Yolsuzluk iddiaları dahil, hükümetin sorumluluğunu doğuracak bütün netameli işlerin üzerini örtüyor.
MİT düzenlemeleri; Sulh Ceza Hakimlikleri gibi, olağan koşullarda, asgari düzeyde özgürlüklere inanan herkesi dehşete düşürecek düzenlemeleri kolayca yapabiliyor.
Bütün bunları yaparken, liberallerin bir kısmı dahil, geçmişte demokrasi mücadelesi vermiş bazı insanların dahi desteğini almayı başarabiliyor.
Dilediği herkesi, dilediği şekilde suçlayabiliyor; Erdoğan’ın, Barolar Birliği başkanını konuşturmama isteğini reddeden Yargıtay bir gecede ‘Haşhaşilere’ dönüşüyor; hükümetin desteklediği grupta yer almayan HSYK adaylarının tamamı paralel oluyor ve havuz medyasında teşhir edilip, hedef gösteriliyor.
Türkiye ‘paralel yapı’ sihirli değneği kullanılarak rejim değiştiriyor…