Son derece usta bir siyasetçi olarak Cumhurbaşkanı elindeki gücün tehdit altında olduğunun farkında ve bütün usta politikacılar gibi “iktidar oyununun” gerektirdiği esnekliği gösteriyor; dilini ve üslubunu değiştiriyor.
Ama bunların hiçbirisi onun önüne koyduğu büyük hedeflerden vazgeçtiği anlamına gelmez…
Bir muhalefet partisinin AKP ile geçmişin hiçbir günahını kurcalamadan ve sarayın vesayetine karşı çıkmadan koalisyon ortağı olması dışındaki bütün şıklar, Cumhurbaşkanı açısından kabul edilemez durumdadır.
Cumhurbaşkanı’nı seçimden önce çıktığı yola geri döndürecek en kestirme çözüm hükümet kurulamadığı için bir erken seçime gitmektir. Ama bundan istenen sonucun elde edilmesi için de muhalefet partilerinin “beceriksizlikleri” ya da “uzlaşmaz tutumları” nedeniyle o yola girildiği görüntüsünün doğması gerekiyor.
Sanki birileri de Güneydoğu’da Hizbullah-PKK çatışması çıkarmak için ellerinden geleni yapıyor; bir erken seçim halinde HDP’nin oylarını geri almak için zemini hazırlıyor…
7 Haziran seçimlerinden sonra müstakbel diktatörlükten kurtulmak için Türkiye’nin önünde tarihi bir imkân doğdu. Umarım gelecekte tarihçiler bu imkânın, muhalefet partilerinin bir türlü bir araya gelip inisiyatifi ele alamadıkları için harcandığını yazmazlar…