Erdoğan’ın, 5. Din Şûrası’nda yaptığı konuşma, Türkiye’yi nasıl bir düşüncenin yönettiği ve ülkeyi nasıl bir ülkeye dönüştürmek istediği konusunda en temel açıklamaydı…
Açık, berrak, net, duru… Gizlisi saklısı olmadan..
Bir İslami-şeriatçı bir yönetim arzusu. Ne kendisini oraya getiren anayasayı takan, ne Meclis’i, ne yasaları…
Evet şimdi net olarak diyebiliriz ki Anayasa Mahkemesi’nin saptadığı “laikliğe aykırı fiillerin odağı haline geldiği” saptamasını kesin doğrulayan bir konuşma.
Evet, RTE şeriat yönetimini tartışmaya açıyor. Dine ait tüm meselelerin içeriğinde bu vardır: Her şeyi yönetmek… İslam hukukunu devletin ve toplumun temeli yapmak için tartışma açıyor zatıâlileri…
Başka bir şeyi daha: halifeliği.. RTE, Diyanet’i toplumu dinselleştirme, şeriat hukukuna göre yönetilmesi sürecinde bir araç olarak kullanıyor.
Bir nokta daha var: RTE bu görevine uygun olarak şûraya sesleniyor: “Bu dinin bir sahibi var… Bize düşen emanetin hakkını vermektir… Bize biçilen rolleri atıp kendimiz olabilirsek adaletin yeryüzüne egemen olması mümkün hale gelecektir. Hiç tereddüt etmeden, korkmadan gerekli soruları sorun. Defanstan çıkın, ileriye koşun. Her zaman arkanızda olacağız..”
RTE, İslam ile dünyaya adaleti egemen hale getirecek. Karşımızda üstelik bir “cihatçı” bulunuyor diye düşünebilirsiniz.