Enflasyonu aşağıya çekme işi TCMB’ye bırakılmış durumda. Sanırım Friedman’ın “enflasyon her durumda ve her zaman parasal bir olgudur” savıyla hareket ediliyor. TCMB, para arzını kontrol etmek için karşılık oranlarıyla oynayarak kredi genişlemesini durdurmaya çalışıyor. Bu çabalar nafile. Çünkü harcama artışında durdurulamayan bir kurumsal yapı var: Hükümet. Maliye politikası, yani kamu harcaması, vergi, borçlanma politikası hükümetin tekelinde. Hükümet de bunu denetimsiz ve plansız yapmaya devam ediyor. Tersine bir politika değişimini de kabul etmiyor.
Diğer yandan geçen yirmi yılda izlenen iktisat politikaları ve izlenen teşvik sistemi neticesinde piyasa yoğunlaşması arttı, artmaya devam ediyor. Yani bakkal, AVM’ye kurban edildi. Bu rekabeti azalttığı gibi, marketlerin kârlarını da inanılmaz artırdı. Bizim muhalefet partileri hala “tarlada 50 kuruş olan domates, markette 10 TL” diyerek politika yaptıklarını sanıyor. Bunu zaten vatandaş da biliyor, siz olsanız ne yaparsınız sorusuna bir türlü net yanıt vermiyorlar. Örneğin, açık açık, iktidar olduğumuzda AVM’leri kent dışına çıkaracağız diyemiyorlar.
Bu yapı önce vatandaşı, sonra kendi çabasıyla üretim yapan köylüyü, sanayiciyi, ticaret yapmaya çalışan esnafı vuruyor.
Özetle bir ülkenin itibarı ülkemizin yöneticilerinin kabul ettikleri değerlerle değil (içini siz doldurun), enflasyonla ölçülür.