Okura not:
Günün 11’i, Türkiye medyasındaki görüş ve yorum çeşitliliğini yansıtmak amacıyla hazırlanmaktadır. Aşağıda özetini bulacağınız yazıya yer vermemiz, içeriğini onayladığımız ve/veya desteklediğimiz anlamına gelmez.
İktidardaki AKP bu gelişmelerin gürültü koparacağını biliyordu fakat bu kadarını beklemiyordu. Açıkçası AKP sağ direk yumruk vururken ciddi bir aparkat aldı. İlk raundu kaybetti, şimdi maçı kazanmanın yolunu aramakta. Aslında bunun için ortam da uygun. Dış dinamikler kısa vadeli çıkarları için Türkiye’ye yönelik eleştirilerini bir kenara bırakmış durumdalar. ABD ve AB, Türkiye’yi düşük maliyetli asker deposu olarak görüyorlar. Buna hükümet ve ordu yönetiminin de itirazı yok, halen taraflar pazarlık masasında.
Mevcut uygulamalar bırakın siyasal özgürlükleri yaşamayı, müteşebbis özgürlüğünün ve mülkiyet hakkının olmadığı bir ortam yarattı. Bu tabloya tepki halk tarafından sokaklara çıkılarak verilirken servet sahipleri de tasarruf biçimlerini değiştirerek tepki vermekte. TCMB’nin 28 milyar dolarlık satış yapması, 21 Mart tarihli TCMB haftalık bültenindeki verilere göre tasarruf mevduatındaki hızlı dolarizasyon sistemin tıkandığını göstermekte. Bültene göre 21 Şubat 2024 ile 28 Şubat 2025 arasında ( 1 yılda) döviz cinsinden mevduat (DTH) 3 milyar 186 milyar azalırken 28 Şubat 2025-21mart 2025 arasında (1 ay içinde) arasında 13 milyar 552 milyar dolar arttı yani halk TL’yi dolarla ikame etti. Sadece bu veri bile ekonomiye ve bazılarının rasyonel dediği politikalara güvenin çok düşük olduğunu göstermekte.
1 Nisan sonrasındaki gelişmelere elbette hükümet yön verecek. Uygulanan yeni rejim gereği elini kolunu bağlayan da yok. Fakat hükümetin geriye dönmeye de niyeti olduğuna ilişkin bir sinyal de gözükmüyor. Son olarak şunu da yazalım, sadece çalışanlar, emekliler değil, AKP’ye büyük destek veren burjuva sınıfı da artık mevcut sisteme karşı olduğunu açık açık söylüyor. Bence bir geriye dönüş olsa iyi olur. Yoksa ülkenin dinamikleri 1 Nisan şakası yapabilir.