Okulların açılmasına kısa bir süre kala çocukları, ebevynlerden ayrılma, farklı bir sürece adaptasyon ve yeni arkadaşlarıyla tanışma gibi birçok problem beklerken, anne-babalar da zorlu bir döneme hazırlanıyor.
Sözcü’den Birgan Bileke’ye konuşan gelişim psikologu Hazal Çelik, kaygı kaynaklı problemlerin çoğunlukla ailelerin çocuklara yansıttıkları kaygılardan ileri geldiğini söylerken, ailelerin çocuklarıyla kuracakları iletişimde göz önüne alacakları üç kuralı şöyle sıraladı: “Çocuklar için ulaşılabilir olmak, onları dinlediğimizi göstermek ve onların anlayabileceği şekilde konuşmak.”
‘Çocuğu dinlediğinizi çocuğa gösterin’
Çelik, okula başlama sürecinde çocukların yaşadığı kaygı karşısında anne-babaları takınması gereken duruma ilişkin soruyu ise şöyle yanıtladı: “Özellikle okula başlama sürecinde yapılacak ön hazırlıklar (uyku süresinin okul dönemine göre ayarlanması, okula giriş çıkış saatleri, okul için alınacak malzemeler vb.) son dakikaya bırakılıp çocuğa bilgi verilmediğinde, bu durum çocukta kaygı yaratabiliyor. Bu süreçte özellikle birinci sınıfa başlayan çocukları yalnız bırakmamak, ilk hafta sürekli yanlarında bulunmak çocukların ebeveynlerden ayrılma sürecini zorlaştırabilir.”
‘Konuşmalara başlamanız değer verdiğinizi gösterir’
Çocuklarla kurulacak doğru iletişimin yaşanan problemlerin zamanında öğrenilmesine olanak tanıyacağını aktaran Çelik, şöyle devam etti: “Ailelerin çocuklarıyla iletişiminde göz önünde bulundurabilecekleri üç kural; çocuklar için ulaşılabilir olmak, onları dinlediğimizi göstermek ve onların anlayabileceği şekilde konuşmak olarak sayılabilir.
Çocuklar için ulaşılabilir olmak konusunda, çocukların daha çok ne zaman sizinle iletişime geçmek istediklerini belirleyip (yatmadan önce, yemek yerken, arabada) bu zamanlarda onlarla iletişime geçmeye özen gösterebilirsiniz. Konuşmalara sizin başlamanız ve çocuğunuzun ilgi alanlarıyla ilgili sorular sormanız ona değer verdiğinizi gösterecektir. Çocuklarla konuşurken yapılması gereken başka bir konu ise çocuğu dinlediğimizi çocuğa göstermektir. Eğer önemli bir konuda konuşmaya başlarsa, yaptığınız işi bırakıp tüm dikkatinizi çocuğunuza yöneltebilirsiniz.”
Çelik, ‘uyku problemleri, korkular, kaygılar, isteksizlik ve içe kapanma’ gibi davranışların sorunun göstergesi olabileceğini belirtirken, profesyonellerden yardım alınmasının önemine işaret etti.
‘Toplantılara düzenli olarak katılmalı’
Psikolog Çelik sözlerini şöyle bitirdi: “Bir çocuğun okulu sevmesi için kendisinin hazır olması çok önemlidir. Çocuğun hazır olması ise bilişsel becerilerinin okulun isteklerini karşılamaya yeterli olması, öğrenmeye açık olması, sosyal ve duygusal yönden hazır olması anlamına gelmektedir. Bu alt alanlarda yeterli çocuklar okula uyum ve okulu sevme sürecinde de sorun yaşamayacaklardır. Ailelere önerimiz, çocuklarının okullarındaki öğretmenleri, müdürleriyle tanışmaları ve okulun düzenlediği toplantılara düzenli olarak katılmalarıdır. Çocukların akademik olarak takip edilmesi de başka bir öneri olabilir.”