İstanbul Kültür Sanat Vakfı (İKSV) tarafından VitrA sponsorluğunda düzenlenen 4’üncü İstanbul Tasarım Bienali, 22 Eylül cumartesi günü kapılarını açtı.
‘Okullar Okulu’ başlığı altında Jan Boelen küratörlüğünde düzenlenen bienal, 4 Kasım’a kadar öğrenmeyle ve tasarımla ilişkimizi sorgulayan pek çok proje ve etkinliğe ev sahipliği yapıyor. 4’üncü İstanbul Tasarım Bienali, bu yıl da ücretsiz gezilebilir.
Altı hafta boyunca, altı farklı mekânda, 200’ün üzerinde katılımcı
Günümüzde öğrenmenin ne anlama geldiği, nasıl tasarlandığı ve tasarlanması gerektiği gibi sorular etrafında şekillenen 4’üncü İstanbul Tasarım Bienali, Akbank Sanat, Yapı Kredi Kültür Sanat, Pera Müzesi, Arter, SALT Galata ve Studio-X Istanbul olmak üzere Beyoğlu’nda yer alan altı farklı mekâna yayılıyor. Sergilerin yanısıra birçok etkinliğe de ev sahipliği yapacak bu mekânlar bienalde tasarımla etkileşim halindeki alanlardan birine odaklanan ayrı bir okula dönüşecek.
Bienalde tasarım, mimari, biyoloji, sosyoloji, gastronomi, pedagoji, ekoloji, teknoloji ve ekonomi gibi pek çok farklı alandan, altı kıtadan 200’ün üzerinde katılımcının sergi ve projeleri yer alıyor. Tasarım eğitiminin nasıl farklı olabileceği, eskiden ve yeniden neler öğrenilebileceği, gelenekselle teknolojinin nasıl bir araya geleceği, farklı ağlar içinde nasıl farklı üretetilebileceği ve nasıl alternatifler yaratılabileceği gibi soruları merkezine alan 4. İstanbul Tasarım Bienali’nde, haritalardan yiyeceklere, ölçüm birimlerinden zamana, el sanatlarından yapay zekâya, resimden uzay istasyonuna kadar tasarımı ve öğrenme biçimlerimizi farklı açılardan ele alan projeler yer alıyor.
Okullar Okulu, bienal süresince düzenlenecek 100’ü aşkın söyleşi, performans, yüz yogası, blockchain atölyesi, koleksiyonerlik sohbeti, yemek atölyesi, kafe sohbeti, haritalama çalışması ve film programıyla eğitimi okulun ötesine taşıyarak tüm şehre yayıyor.
Cevap veren değil soru soran bir bienal
‘Okullar Okulu’ ana başlığıyla gerçekleştirilen 4. İstanbul Tasarım Bienali, öğrenme için tasarım stratejileri ve tasarım stratejileri için öğrenmeden oluşan bir eğitim ağı oluşturuyor. Denenip onaylanmış tasarım ve eğitim modelleri, dünyanın daimi kriz hâlini ele almak için ihtiyacımız olan cevapları sunamıyor. Asırlık maddi bolluk ve bilgi kıtlığı mantığı tersine dönmüşken önceden hayal dahi edilemeyen karmaşıklıklara değinmek için yeni fikir ve bilgiler aranıyor. Zihinlerimiz, eğitim biçimlerimizi yönlendiren peşin hükümlü sonuçlardan kurtulmalı. Bilmemek, yeni bir şey öğrenmenin ilk adımı.
Bienali yaklaşık 3 kilometrelik bir yürüyüş rotasına yayan Okullar Okulu, hepimizin içgüdüsel olarak bildiği bir şeyin altını çiziyor: Öğrenmek, tek bir binada öngörülen saatlerde gerçekleşen, önceden belirlenen etkileşimlerle sınırlı değil. Yeni fikirler her yerde, her zaman ortaya çıkabiliyor. Ailemizden, arkadaşlarımızdan, komşularımızdan ve yabancılardan bilgi ediniyoruz. İnşa edilmiş çevremizden ve onu yönlendirmek için geliştirdiğimiz araçlardan öğreniyoruz. Hepimiz bir okula dönmüş kentte öğrenicileriz; sokaklar birer koridor, kültür kurumları birer sınıf, depolanmış konular yerine de çokdisiplinli, karmaşık bir yapı mevcut: Bozum, Akışlar, Dünya, Ölçekler, Zaman ve Sindirim.
Okullar Okulu cevaplar önermiyor. Önceden belirlenmiş sonuçlar oluşturmanın sınırlandırıcı yapısı olmaksızın olasılıkların araştırılıp önermelerin denenebileceği bir istisna mekânı sunuyor. Bienalin zamansal ve mekânsal sınırları; şüpheyi, merakı ve bakış açılarında değişimleri teşvik eden yeni fikirleri bir araya getirmek için, genişleyen çözümcülükle yüzleşerek esnetilirken, bu denli süreç odaklı bir yaklaşım bilginin üretildiği aktif bir bölge oluşturuyor. Ve Okullar Okulu soruyor: Ya günümüzde ihtiyaç duyduğumuz okul, sorgulamaya ve halletmeye dayalı kişisel bir tavırda gizliyse?
Bianelle ilgili tum ayrıntıları şu adresten ulaşabilirsiniz.