Okura not:
Günün 11’i, Türkiye medyasındaki görüş ve yorum çeşitliliğini yansıtmak amacıyla hazırlanmaktadır. Aşağıda özetini bulacağınız yazıya yer vermemiz, içeriğini onayladığımız ve/veya desteklediğimiz anlamına gelmez.
“Hayat bir türküye sığacak kadar kısa.” Bence ahir insanın, ölüm karşındaki acizliği değil Sırrı abinin dediği. Aksine ölümlü olduğunu gerçekten idrak edebilenlerin hayatın anlamını kavrayabileceğini anlatıyor devamında. Yüzyıllardır söylenegelmiş benzer sözler var. “Bu dünya penceredir, her gelen baktı geçti.” Fakat onun için bir pencereden bakımlık zaman dolmadı henüz. Kimse ikna değil bu dünyadan göçmesine. Kendisi de öyle. Bundan sebep, direniyor; “Daha yapacağım işler var” diyor. Yakınları, dostları ve onu sevenler buna canı gönülden inanıyor. İnsanların eli kalbinde, güzel haberler bekliyorlar.
Bakmayın o meşum geceden sonra hastane önünü dolduran devletlilere. Sırrı Süreyya Önder halkın dostudur. Yoksulluğun içinden gelmiştir. Eline çok fırsatlar geçmiş olsa da dünya malına tamah etmemiştir. Halkına karşı olan vazifesini de yerine getirmek için çok uğraşmış, mücadele etmiştir. Bu mücadeleye her daim bir bedel çıkartır devleti yönetenler. Önder, ilk gençlik zamanlarından bugüne işkencelerle, hapislerle ödemiştir diyetini. Kalp damarındaki yırtığın da önceki hastalıklarının da sebeplerinden değil midir gördüğü zulümler? Mamak cehenneminin bunlarda payı yok mudur?
Gezi direnişinin başlangıcında ve sonraki günlerde aldığı tutum, kepçelerin önünde durması alışılagelen milletvekili profiline sığmayan bir örnekti. Çok insana moral, cesaret verdi. Bildiğiniz gibi o dönem bir yandan da ‘çözüm süreci’ yaşanıyordu. “Acaba sonucu ne olur” diye düşünmedi. İyi ki de öyle yaptı.
Ülkemizde Kürt meselesine dair elini taşın altına koymak zordur. Defalarca gördük, mesele öyle bir yere gelir ki, sorumluluk alanlar topun ağzında buluverir kendini. Tehditler, hapisler, sürgünler, hatta cinayetler kuvvetli ihtimaller olarak, kılıç gibi sallanır insanların başının üstünde. Üstelik ne İsa’ya, ne Musa’ya hesabı, kimse memnun edilemez. İşitilmeyen hakaret kalmaz böyle zamanlarda. Önder, bütün bunların hepsine maruz kaldı.