Ömrünün yarısını kendini Ergenekon, yarısını da cemaat darbesi tehdidine karşı ayarlamakla geçiren AKP iktidarının normalleşme sürecinden anladığı da darbenin sürekli bir durummuş gibi yaşandığı zamanı hızlıca geri getirmek. 15 Temmuz darbe teşebbüsünün anısından yeni bir teyakkuz çıkarmanın mümkün olmadığı koşullarda bunu seçmeninin gündemine muhtemel bir darbeyle mücadeleyi yerleştirerek yapıyor.
Anayasal düzenin sürekli baypas edilebilmesi darbenin yapılabilirliğinin de garantisidir neredeyse. Kendi amelini düzenin yürümezliğinin veya dayanıksızlığının kanıtı haline getiren, ortalığın toparlanabilmesi için ise hiçbir sözün ve kurumun tek bir kişiden daha önemli olmadığı mesajını yayan bir iktidar, tek kanıtı itham veya söylenti olan bir darbenin öznesinin tam da bu dağınıklık yüzünden herkes olabileceği izlenimini de yayar. Aslında darbe dışsal değil, içsel bir koddur devlet indinde.