Kemalizm de, tek parti dönemi de, sonuna kadar demokratik eleştirinin vazgeçilmez bir konusunu oluşturmaya devam etmeli, bence hiç mahsuru yok, pek çok demokrat için de.
Ama, bu anlayışa ve döneme toz kondurmayanları bahane ederek, yeni bir otoriter rejimin inşasını meşrulaştırılmaya çalışmadan! Tabii ki, Atatürk de tarafsız değildi, İnönü de, onlar otoriter modernleşme projesini hayata geçirmeye çalışan Cumhuriyet Devrimi’nin kurucuları idiler.
Aslında, bu açıdan şimdilerde meşruiyet arayışları çerçevesinde gündeme gelmeleri hiç şaşırtıcı değil, çünkü şimdi de gündemimizde olan “otoriter muhafazakâr/İslamcı bir toplum projesi”nin ve buna zemin teşkil edecek bir siyasal sistemin hayata geçmesi.
Hiç olmazsa açık konuşun. Diyeceksiniz ki, Kemalistler de, önce “Halifeyi kurtaracağız” diye işe giriştiler, sonra toptan ilga ettiler.
Çok doğru, ama şimdi de siz aynı şeyi yapıyorsunuz, önce demokrasi mücadelesi deyip, demokratların desteğini aldınız, demokratlıktan vazgeçtiniz, şimdi Cumhuriyet’in asıl sahibi biziz diyerek yol alıyorsunuz, sonuçta hedeflediğiniz, güvendiğiniz siyasi liderin tüm gücü eline alacağı sistemi inşa etmek.
Birileri Atatürk’ü demokrasinin, özgürlüklerin önüne geçirip, tartışmanın konusu yapılmasına izin vermiyordu, siz de aynı şeyi yapıyorsunuz, belli ki daha da yapacaksınız.
Böyle olunca tabii ki tek parti hukukunu savunuyorsunuz, sadece partinin ve liderinin adı ve meşrebi farklı, olay bundan ibaret.