Cumhuriyet yazarı Nuray Mert, Türkiye’nin ‘tek adam, tek parti rejimi’yle yönetildiğini söyleyerek, “İktidar partisinin zihniyeti masal padişahlığı düzeni” dedi.
Muhalefetin ‘aktör olamama sorunu’ bulunduğunu savunan Mert, HDP’nin de, ‘Kürt siyasetinin isyancı, devrimci tarafının taşıyıcısı mı, arada bir mevzi mi’ olacağına karar vermesi gerektiğini belirtti.
Cumhuriyet yazarı, medyanın hiçbir zaman güllük gülistanlık olmadığını ileri sürerek, Beyaz’ın da ‘şovmenden soytarıya dönüştüğünü’ kaydetti.
Mert’in gazeteciler.com’dan Sayım Çınar’a verdiği söyleşiden satırbaşları şöyle:

Fotoğraf: Diken (Arşiv)
‘Felaket’
– Tek adam, tek parti rejimi var artık. Parti devleti, devlet partisi sürecini yaşıyoruz. Dayatmacı, otoriter, baskıcı bir tek parti rejimi var. Otoriter bir zihniyet hâkim ve bu zihniyet daha da popüler hale geliyor, toplumsal mobilizasyona doğru ilerliyor ki bu felaket demektir.
Nur topu gibi bir otoriter rejimimiz oldu
– Başkanlık sistemi dediğimiz şey de mevcut halin hukuki, kanuni hale getirilme çabası. Yıllarca laik çevreler “Şeriat gelecek” dediler, nur topu gibi bir otoriter rejimimiz oldu. Cumhurbaşkanı, kaymakamlara yaptığı konuşmada “Mevzuatı dinlemeyin, inisiyatif alın” dedi. Evirip çevirmeye meraklı arka plan değerlendirmeleri yapılıyor ama iktidardakiler ne istediklerini saklamıyorlar. De facto bir rejim var, o rejimin sorunlarıyla boğuşuyoruz. Toplumsal gerilim de böyle bir ortamda had safhada olur. Kanun kural olmaz, muhalefet edenler bastırılır.
Muhalefetin sorunu
– Politik aktör olma sorunu var muhalefetin. Asıl sorunun ne olduğuna hala gelemedik. Demokrat, özgürlükçü olmamaları asıl sorun, gücü kaybedince mızıkçı olmaları.
– Muhalefet sorununa Kürtleri de dâhil ediyorum. İktidarın niyeti samimi olmayabilir, Kürt meselesini anlamamış olabilir, ama Kürtlerin buna nasıl yanıt verdiği de önemli. Maalesef verilen yanıt, demokratik siyaset zemininin ortadan kalkmasına yardımcı oldu. Körüklemenin alanı daraltacağını bilmeliydiler. Cizre’de olanlar, Sur’da olanlar, 90’ların gerisine düşülmesi çok önemli olaylar ve ciddi itirazlarınız olmalı. Kürtlerin yaşadığı bölgelerde yaşananlar siyasi iflas demek, insanlık faciası demek gerekiyor. Bunu da iktidara sorarız, kimse buna karışamaz. O onu yaptı, bu bunu yaptı noktasına getirilemez.
‘HDP karar vermeli’
– Demokratik alan ortadan kalktı. HDP’nin zemini de ortadan kalktı. Başkanlık seçimi konusundaki ihtilaftan dolayı terörist ilan edildi HDP. Bu unutturulmaya çalışılıyor. Demokratik, meşru bir partiydi ama söylenmeyen kalmadı. Çözümden vazgeçme sinyalleri orada belliydi. Çatışmalı süreç başlayınca iktidarın istediği oldu, mesuliyeti orada Kürt tarafının. Buharlaştı bütün yapılanlar çatışmalı süreç kararıyla. HDP’nin yapacağı çok bir şey de kalmadı. Demokratik siyaset alanında küçük de olsa bir yer tutabilseydi, daha fazla işlev yüklenebilirdi. Yapmadı mı diyeceksiniz. Özerklik ilanları, fiili durum yaratmadır. PKK, devrimci bir stratejiyi izleme kararı almış olabilir, demokratik alanda mücadele edenler destek vermek zorunda değiller. HDP karar vermeli, Kürt siyasetinin isyancı, devrimci tarafının taşıyıcısı mı, arada bir mevzi mi, buna karar vermeli.
‘Ana akımla iktidar uyuşamıyor bugün, hepsi bu’
– Türk basını da hiçbir zaman güllük gülistanlık değildi. Pespaye ortamı esas alıp geçmişi güzellemeye çalışmayalım, o geçmiş yüzünden bu durumdayız. Türkiye’de basın, medya hiçbir zaman özgür değildi. Görünür olanlar şimdi kurban olmaya başlayınca dikkat çekmeye başladı. Ana akımla iktidar uyuşamıyor bugün, hepsi bu.
‘İktidar partisinin zihniyeti masal padişahlığı düzeni’
– İktidar bütün muhalefet alanlarını kapatmak istiyor. Kendi içinde bile bazılarına tahammül edemiyor. Böyle bir ortamda haklı haksız tartışılamaz, her şey o kadar ortada ki. Ortada bir hukuk olmadığını herkes biliyor. İktidar çevresi de artık bunu gizlemiyor. İktidar partisinin zihniyeti masal padişahlığı düzeni… Hakkaniyetli olduklarını düşünüyorlar. Kuvvetler ayrımıymış, basın özgürlüğüymüş hiçbir önemi yok.
Beyaz, şovmenden soytarıya dönüştü
– Özgürlüklerin geldiği noktayı görüyoruz. Birinin televizyona bağlanıp “İnsanlar ölüyor” demesi terör suçu artık. Programcısı, şovmeni linç ediliyor. Bu felaket. Sonra da o şovmenin yalvar yakar olması… Bu da bir gösterge… “Yaşasın PKK” denilse programında, buna katılmadığını söyleyebilir, tamam. Ancak iktidar haksızca üstüne gelirken, “İnsanlar ölmesin, çocuklar ölmesin dedi, bunda ne var” demek yerine yalvarırsa bu olmaz. Kolektif suç bu demek… Kişiler, bireyler tek tek politik olmayabilirler, kaygı sahibi olmayabilirler. Ama gelip kapına dayanıyor. Ve insani bir şey söylüyor programında. Buna sahip çıkmazsanız bu ortam tabii devam eder. İşini kaybetmesi yüzde yüz olana, işçiye, memura bir noktaya kadar tamam diyebilirsiniz ama gücü olanın, yükünü tutmuş olanın kıvırmaya devam etmesi bu ortamı da devam ettirir. 30 senedir yükünü tutmuş bir adamın bile tırsması bu ülke hakkında buraya nasıl geldik konusunda önemli bir ipucu veriyor. Bu yaptıklarıyla Beyaz, şovmenden soytarıya dönüştü. Hâlâ çıkıp komiklik yapması şovmenlik değil soytarılıktır.