Bir kez daha vurgulamakta fayda var; siyaset yaygın bir şekilde anlaşıldığı gibi, hesap-kitap, alavera-dalevera ve nihayet “bal tutanın parmağını yalaması” faaliyeti değil, sorun çözme işidir. Dahası, “zor kullanmadan” çözme işidir. Zor kullanmak siyasette “acze” düşmenin ifadesidir.
Siyasette maharet zor kullanmak değil, zora başvurmayı gerektirmeyecek şekilde yönetmeyi başarmaktır. Bu ülkede yaşayanlar siyasetin anlamını, önemini kavramadığı sürece bırakın “toplumsal barış”ı, burası hızla yaşanamaz hale gelecek.
Ama bakın, Başbakan bile siyaset yapmaktan korkar hale gelmiş; dünkü konuşmasının bir saati bulduğunu öğrenince, konuşmayı “Aman siyasete alışmamayım, hizmet daha iyi” diye bağlamak zorunda hissetti.
Falih Rıfkı (Atay), o zamanlar iktidarı destekleyen gazetenin başyazarı ve Ajans Müdürü olarak, Damat Ferit Paşa’nın ilk sedaretinde Nafıa Nazırı olan Avni Paşa ile mülakat yapmak istemiş, aldığı cevap “Askerim, hiçbir fırkaya mensup değilim, siyasete karışmam!” olmuş. Asker sivil fark etmiyor, siyasete yüklenen anlam aynı, koca koca mevkilere gelmiş adamların siyasetten ürkme nedenleri aynı.