Özgür Bugün yazarı Nazlı Ilıcak, Özgür Bugün gazetesi için yazdığı son yazısında, Başbakan Ahmet Davutoğlu’na, “Ağzınızdan çıkanı kulağınız duyuyor mu?” diye seslendi.
Koza İpek Holding’e kayyum atanmasının ardından kontrolü hükümete geçen Bugün gazetesinden ayrılmak zorurda kalan yazarlardan Ilıcak, Bugün’den kovulan gazeteciler tarafından çıkarılan Özgür Bugün gazetesi için yazmaya başlamıştı.
Ilıcak’ın son yazısı şöyle:
Türkçe’de bir tabir var: “Ağzından çıkanı kulağın duysun” denir. Ama çoğunlukla, kötü bir söz sarf edene, hatalı kelâm edene bu uyarıda bulunulur. Fakat ben, olumlu anlamda kullanıyorum: “Ey Davutoğlu, ağzınızdan çıkanı kulağınız duysun.”
Atatürk Havaalanı’nda ne diyor Başbakan: “Birlik, dirlik kardeşlik denilince akla AK Parti gelir. Biz bu topraklarda ancak sevgi tohumları ekeriz. Bu seçimin mağlubu yoktur, kimseyi dışlamadık dışlamayacağız.”
Daha yeni Nokta dergisinin yazı işleri müdürleri gözaltına alındı. Nokta dergisi gene sansüre uğradı. Koza İpek Holding’e el konulmasından bahsetmeye bile gerek yok. Dünya âleme rezil olduk. Üstelik atanan kayyımlar, 2 gazeteye ve 2 televizyon kuruluşuna el koydu. Zaten asıl hedef, Akın İpek’in ticari şirketleri değil, yayın kuruluşlarıydı. Müessesenin menfaatlerini gözetmek durumunda olan kayyımlar, 100 bin satan Bugün’ün tirajını daha ilk günden 50 bine düşürdüler. Gazete süratle erimeye devam ediyor. Belki kamu kaynaklarından beslenerek bedava dağıtımı sağlanırsa, birkaç binlik bir satışı muhafaza edebilirler. Keza televizyonların da reytingleri baş aşağı gidiyor… Muhalif yayın organlarına çöküp, havuz medyasına dönüştürmek ve bunu göstere göstere, çekinmeden yapmak… Böyle bir keyfiliğe, vurdum duymazlığa ve cüretkârlığa ilk defa şahit oluyorum.
Davutoğlu, “Hiç kimseyi dışlamadık, dışlamayacağız” diyor. Oysa ben ve Bugün’de çalışan değerli meslektaşlarım, kendilerini büyük bir haksızlığa uğramış ve dışlanmış hissediyor. AK Parti gibi düşünmeyen herkese düşman muamelesi yapılıyor. Bu yüzden, “Ağzınızdan çıkanı kulağınız duysun” diyorum ya! Duysun ki, o ses vicdanınıza kadar gitsin. Yürüdüğünüz yolun ne denli yanlış olduğunu gözleriniz görsün.
AK Parti’lilerin ifadelerinde hiçbir mantık dokusu kalmadı. Bir yandan barış söylemleri, öte yandan ılımlı olması gereken ilk balkon konuşmasındaki Başbakan’ın sözleri… “Bugün toplum mühendisleri, medya baronları, terör destekçileri sandığa gömülmüştür. Türkiye siyaseti kazanmıştır.”
Kimmiş toplum mühendisleri? Muhalefet yapan gazeteler mi? Ya da muhalif siyasi parti temsilcilerini ekrana çıkaran yayın kuruluşları mı? “Medya baronları” derken kime cephe alıyorsunuz? Herhalde, Tayyip Erdoğan’ı Mevlana aşkıyla sevdiğini söyleyen Ethem Sancak’ı, ya da ihale karşılığı haraç topladığınız paralarla kurulan havuz medyasının sahiplerini değil… Sizin hedefinizde Aydın Doğan ve Akın İpek var… Silâh dolu MİT TIR’larının haberini yapan Cumhuriyet gazetesi var… Veyahut yolsuzluk dosyalarına “darbe” dememekte direnen namuslu gazeteciler… İstiyorsunuz ki, siz dediniz diye, biz de hep beraber “Fethullahçı Terör Örgütü” diyelim; siz dediniz diye Doğan Medya ve Cumhuriyet gazetesi için açılan terör soruşturmasını onaylayalım. Hatta, “Sıra size gelecek” diye aynı tetikçilerinizin ve AKTrollerin yaptığı gibi tehdit edelim.
Bu yüzden “Ağzınızdan çıkanı kulağınız duyuyor mu?” diye soruyorum. Zira, söylem başka, icraat başka…
Bir de “Yeni bir anayasa yapalım” diye muhalefete çağrıda bulunuyorsunuz: “Sağlıklı bir seçim sistemi için, verimli ve şeffaf bir hükümet yapılanması için, bürokrasinin siyasete ayak bağı olmadığı bir Türkiye için, Meclis’e giren bütün partilere yerli ve milli bir anayasa yapma çağrısında bulunuyorum. Sivil ve özgürlükçü bir anayasa için hep beraber el ele verelim.”
Peki yolsuzluk dosyaları ne olacak? Meclis’e getirecekken, talimat üzerine geri çektiğiniz şeffaflık paketini unutacak mıyız? Siyasetin organı gibi hareket eden Sulh Ceza Hâkimliklerini ne yapacağız? O Sulh Ceza Hâkimlikleri sayesinde, önünüze geleni cezaevine gönderiyorsunuz. İnsanların mallarına el koyuyorsunuz. Makul şüphe gerekçesiyle, herkesi taciz ediyorsunuz. Aykırı her sözü, eleştiriyi, “Cumhurbaşkanı’na hakaret” sayıyorsunuz. Muhalefet böyle bir zihniyetle el ele verip, hangi özgürlükçü anayasayı hazırlayabilir?
Sizin için anayasa değişikliği, güvencelerden arındırılmış, otoriter rejimi daha da güçlendiren bir Başkanlık sisteminden ibaret. Kriz yaratarak, korkuları besleyerek, güvensizlik duygusunu derinleştirerek, AK Parti’ye, huzur isteyen vatandaşların oy vermesini sağladınız. Ve başardınız da… Tek başına iktidar oldunuz. Ama sandık, partinizin, haksızlık, adaletsizlik ve yolsuzluk barındıran gerçek yüzünü gizlemeye, kirli siyaseti temizlemeye yetmez. Demokrasi uzun soluklu bir maraton gibidir. Yarın fatura önünüze gelir.