Bir ülkenin kalkınmış olmasıyla demokrasisi arasında irtibat kurulabilir ama zenginleşmeyi, başkanlık ya da parlamenter sisteme bağlamak cehalettir.
Nitekim zengin ülkeler, -Avusturya ya da Portekiz örneklerinde gördüğümüz gibi, cumhurbaşkanları halk tarafından seçilse dahi- genelde parlamenter sistemle yönetiliyor.
Bir devlet sistemi değiştirilirken “Biraz oradan, biraz buradan alalım” denilmez. Hele hele “Hangi ülkede başkan güçlüyse, oradaki uygulamayı ithal edelim. Başkanı sınırsız bir yetkiye kavuşturalım” düşüncesiyle hareket edilmez.
Daha fazla istikrar için başkanlık sistemi ileri sürülüyor ama Türkiye bugün istikrarsızlıktan değil otoriterlikten şikâyet ediyor.
Tayyip Erdoğan’ın cumhurbaşkanı olacağı anlaşılınca, başkanlık tartışması başladı. Türkiye’yi değil Erdoğan’ı güçlü kılacak bir sistemin peşine düştü AK Partililer.