Tayyip Erdoğan, gitgide kontrol edilemez bir hale geliyor. Tabii, onunla birlikte, ülkeyi istikrar içinde yönetmek de zorlaşıyor.
Yolsuzlukların ortaya çıktığı ilk günden itibaren, şaibe üzerine bir iktidarın sürüp gidemeyeceğini, zaman içinde istikrarın kaybolacağını söylemiştim. Çünkü temel amaç, iddialardan her ne pahasına olursa olsun sıyrılmak. Ne hukukun üstünlüğü kalıyor ne iletişim özgürlüğü ne de masumiyet karinesi…
Her şey altüst. Son olarak Tayyip Erdoğan, Cemaat’in faili meçhul cinayetleri işlediğini açıkladı. Bu sözleri “tercüme” etmek gerekirse, şöyle bir varsayımdan hareket ediliyor: Ali Fuat Yılmazer ile Ramazan Akyürek Cemaatçi. Hrant Dink cinayetini onlar işledi. Dolayısıyla Pensilvanya’nın eli kana bulaştı.
Yılmazer ve Akyürek’in cinayeti işlemesine bir sebep uyduracaklar ya, şöyle diyorlar: “Ergenekon operasyonlarını başlatabilmek için faili meçhullerle zemin hazırladılar.”
İnsaf!!! Hrant Dink’in öldürülmesi, Ergenekon operasyonlarına zemin oluşturmak için değil hükümetin, özellikle yurtdışında karalanmasının dayanağını hazırlamak içindi.
Dink cinayetini, 6 Şubat 2006’da gerçekleşen Rahip Santoro suikastı ve 18 Nisan 2007’de Zirve Yayınevi’nde Necati Aydın, Uğur Yüksel ve Tilman Geske’nin hunharca katledilmesi bağlamında düşünmeliyiz.